17. Hukuk Dairesi 2019/5125 E. , 2019/12583 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin dava dışı bankadan konut kredisi kullandığını, kredinin teminat amacı ile davalı ile muris arasında hayat sigorta poliçesinin düzenlendiğini, murisin poliçe teminat süresi içinde öldüğünü açıklayıp poliçe teminat bedeli olan 61.278,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, murisin poliçe tanzimi sırasında var olan hastalığını bildirmediğini, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kabulü ile 61.278,00 TL"nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların murisinin dava dışı bankadan kullandığı kredinin teminatı amacı ile davalı ile muris arasında 03.02.2011 başlangıç tarihli, bir yıllık hayat sigorta poliçesi düzenlenmiş, poliçeler birer yıllık süreler ile yenilenmiştir. Poliçenin ilk başlangıç tarihi 03.02.2011 olup, poliçe 03.02.2012 tarihinde yenilenmiş, bu poliçenin de bir yıllık teminat süresinin dolmasının ardından poliçe 03.02.2013 tarihinde bir yıllık dönemi kapsayacak şekilde yenilenmiş, muris 13.03.2013 tarihinde ölmüştür. Davacılar vekilince poliçedeki vefat teminatının tahsili talep edilmiş, davalı vekilince murisin sigorta öncesinde kanser hastası olduğu, bu durumun sigortacıya bildirilmediği, böylece talebin teminat kapsamı dışında olduğu savunulmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Anılan karar ve kararın dayandığı gerekçeler dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
Uyuşmazlık, poliçenin düzenlenmesi/yenilenmesi sırasında sigortalının kanser hastalığı olup olmadığı, kanser hastalığını kasten gizleyip gizlemediği, ihbar/doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nda beyan yükümlülüğü, kapsamı ve sonuçları 1435,1436,1437 ve 1439/2 maddelerinde düzenlenmiştir.
Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder’ şeklindedir.
Bu düzenlemeler kapsamında; sigorta sözleşmelerinde beyan yükümlülüğü sigortalı/sigorta ettirene getirilen bir mükellefiyettir
Hayat sigortaları vefat riskinin üstlenildiği sözleşmeler olup, riske yönelik değerlendirmeler akdin kurulup kurulmamasına da etki eden en önemli unsurdur. Bu bağlamda sorulara verilen cevapların doğruluğu akdin kuruluşuna esas teşkil etmektedir.
Somut olayda; muris ile davalı arasında sigorta poliçesi düzenlenirken 03.02.2011 tarihli, muris tarafından imzalı sağlık beyanınında “Şimdi tamamen sıhhatli mi” sorusuna muris tarafından “evet” cevabı verilmiştir. Muris ile davalı arasında düzenlenen hayat sigorta poliçesi için birer yıllık süreler öngörülmüş ve vefat tarihini kapsayan “Yenileme Hayat Sigorta Poliçesi” 06.03.2013 tarihinde düzenlenmiş, muris 13.03.2013 tarihinde ölmüştür. Murisin hastalığının teşhis ve tedavisine ilişkin belgeler ile dosya kapsamındaki bilirkişi raporundan, sigortalının ölümüne neden olan hastalığına ilişkin olarak; sigortalı murisin 02.05.2012 tarihinde rahatsızlığı nedeni ile hastaneye başvurduğu, çekilen akciğer grafisinde, akciğer malign neoplazmı tanımlandığı, 06.06.2012 tarihinden itibaren tıbbi onkoloji bölümünde tedavi gördüğü, 13.02.2013 tarihinde metastatik böbrek tümörü ile hastaneye başvurduğu anlaşılmaktadır. Buna göre sigortalının sözleşmenin yenilendiği 06.03.2013 tarihinde sağlık sorununu bildiği anlaşılmış, muris, sözleşmenin yenilenmesi sırasında bildirmediği hastalığı nedeni ile ölmüştür.
Mahkemece, poliçenin yenilenmesi sırasında muristen sağlık beyanı alınmadığından, bildirmediği hastalığı sebebi ile doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar muris ile davalı arasında düzenlenen hayat sigorta poliçesinin 06.03.2013 tarihinde yenilenmesi sırasında davalı tarafça murise sağlık beyanına ilişkin soru yöneltilmemiş ise de davaya konu sigorta poliçesinin ve rizikonun gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Yeni Türk Ticaret Kanununun 1435. maddesi gereğince sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bu yasa maddesi ile, sigortacının poliçe tanzimi/yenilenmesi sırasında sigortalının sağlığına ilişkin beyanını almasa dahi sigortalıya beyan yükümlüğü getirilmiştir.
Murisin tedavisine ilişkin tüm tıbbi müşahede evrakları ve aldırılan bilirkişi raporunda; muris, hayat sigorta poliçesinin ilk tanzimi sırasında (03.02.2011) alınan sağlık beyan formunda belirtildiği üzere poliçenin ilk tanzim tarihi olan 03.02.2011 tarihinde sıhhatli ise de sözleşmenin yenilendiği dönemde murisin hasta olduğu ve bildirmediği hastalığı nedeni ile öldüğü ve poliçenin yenilenmesinden önce muris tarafından hastalığın bilindiği, buna göre sigortalı murisin doğru beyan yükümlülüğüne uymadığı anlaşılmaktadır.
Murisin poliçe tanzimi/yenilenmesi sırasındaki beyan yükümlülüğünü kasten ihlal ettiği sabit olmadığından 6102 sayılı T.T.K"nın 1435 ve devamı maddelerinde de düzenlendiği üzere; sigortalının kasıtlı olarak sağlık durumunu gizlemesi haricinde eğer sigortacının sorumluluğunu ağırlaştıran ve daha fazla prim almasını gerektiren bir halin varlığında teminatın indirilmesi gerektiğinden, murisin bu hastalığının belirtilmesi halinde ödenmesi gereken prime göre proporsiyon hesabı yapılarak tazminat hesabının yapılması gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 30/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.