Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/1-46
Karar No: 2011/220
Karar Tarihi: 27.04.2011

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/1-46 Esas 2011/220 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/1-46 E.  ,  2011/220 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yargıtay 1.Hukuk Dairesi (İlk Derece)
    TARİHİ : 09/11/2010
    NUMARASI : 2010/1-2010/3


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 1. Hukuk Dairesince;
    “Davacı, 10.3.2004 tarihinde Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2004/116 Esas sayı ile L..B..aleyhine açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasını davayı tedvir ve intaç eden Hakim .. ..nın aynen "davada taraf tuttuğu, verilen veya sağlanan veya vaatedilen bir menfaat dolayısıyla kanuna aykırı şekilde karar vererek reddettiğini karşı taraf için öngörülen Avukatlık ücreti nedeniyle hakkında icra takibine girişildiği ve böylece zararına sebebiyet verdiğini" ileri sürerek fazlaya dair hakları ile manevi tazminat hakkını mahfuz tutarak 5.640.-TL maddi tazminatın davalı Hakimden tahsilini istemiştir.
    Davalı ..... .... ise özetle; iddiaların iftiradan ibaret olduğunu ve varit olmadığını, davanın reddinin gerektiğini 20.000.-TL Manevi, 10.000.-TL Maddi tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini vekili aracılığıyla savunmuş ve talep etmiştir.
    Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine ve savunmaya göre davanın HUMK."nun 573. maddesi hükmüne dayalı olduğu sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, Hakimler verdikleri kararlardan dolayı ilke bazında sorumlu iseler de, davayı tedvir ve intaç eden Hakimin kasıtla hareket etmesi ve verdiği kararın yasaya aykırı olması yanında Hakimin görevini savsaklaması (ihmali) gibi hallerin mevcudiyeti veya HUMK."nun 573. maddesi hükmünde sayılan diğer hallerin gerçekleşmesi durumunda hukuki sorumluluklarının varlığı tartışmasızdır.
    Somut olayda, davacının Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 13.9.2003 tarihinde ölen babası H...H..."in bedelini üçüncü kişiye ödemek suretiyle üvey annesi L....E... (B...) adına sicil kaydı tesis ettirdiği (gizli bağış) taşınmazlarla ilgili olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açtığı 2004/116 E. sayılı davanın (olayda muris muvazaasına ilişkin 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İ.B.K."nın uygulama yeri bulunmadığından ve murisin işleminin bağış niteliğinde olduğu ve koşullarının varlığı halinde tenkis davasına konu teşkil edeceği oysa, davada tenkis isteğinin de bulunmadığı gerekçesiyle) 12.11.2007 tarihinde 2007/387 sayılı kararla reddedilerek yasal yollardan (deracattan) geçmek suretiyle kararın kesinleştiği, anılan davada davalının avukatla temsil edilmesi nedeniyle davalı yararına 5.640.-TL avukatlık ücretine hükmedildiği ve bu ücretin tahsili bakımından eldeki davanın davacısı hakkında icra takibi yapıldığı dosya kapsamı ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirilen evrak ve dosyalarla sabit olup, davacının eldeki davaya konu ettiği 5.640.-TL. maddi tazminatında takip konusu yapılan avukatlık ücretine ilişkin olduğu açıktır.
    Davacı, bahse konu kararın taraf tutulmak ve kasıtlı davranılarak zararını mucip olmak düşüncesiyle ittihaz edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışsa da, kararın kanuna, hukuka uygunluğu Dairemizin denetiminden geçerek ve onanmak ve karar düzeltme isteği de reddedilmek suretiyle karar benimsendiğine göre davacının davaya bakıp karara bağlayan davalı Hakim hakkında ileri sürdüğü iddiaların kavli mücerrette kaldığı ve sübut bulmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, başka bir deyişle davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın açtığı davanın neticesi gereği olduğu gözetildiğinde davalının eylem ve işleminden kaynaklanan ve onun sorumluluğunu gerektiren tazminat koşullarının somut olayda gerçekleştiği söylenemez. Öyleyse, davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Zira, davalının sorumluluğu eylemiyle zarar arasında uygun neden sonuç bağının bulunmasına bağlı olup somut olayda nedensellik varit değildir.
    Diğer taraftan, dava Hakim hakkında açılan tazminat davası olup, davanın reddi gerektiği anlaşılmakla karşılık davanın var olup olmadığına, hatta açık bir istek bulunup bulunmadığına bakılmaksızın Hakim yararına re"sen manevi tazminata hükmedileceği HUMK."nun 576. maddesi hükmü gereğidir. Kaldı ki, davalı vekilinin 5.10.2010 tarihli dilekçesiyle müvekkili davalı lehine 10.000.-TL maddi, 20.000.-TL manevi tazminat istemiştir. Bilindiği üzere, manevi tazminat bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir giderim tarzıdır. Esasen, Hakimin aleyhinde açılan dava ile sarsılan meslek itibarının her halde para ile onarılacağını düşünmek bir bakıma onun kişiliğine ve yargı görevine saygısızlık olacağı (Baki Kuru Hukuk Usulü Muhakemeleri Kitabı 6. Cilt Sh.5856) gözetilerek dosyada istekle bağlantılı bir bilgi ve başkaca bir belge bulunmadığından maddi tazminatı ile fazlaya dair manevi tazminatın reddi ile takdiren hüküm fıkrasında belirtilen miktarda manevi tazminata karar verilmiştir.” Gerekçesiyle;
    “HÜKÜM: Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda yazılı olduğu üzere;
    1) Davalının, davacıya karşı varlığı iddia edilen eylem ve iddialarının ve işlemlerinin HUMK."nun 573. maddesinde belirtilenlerden hiçbir ilkeye aykırılık oluşturmadığından, DAVANIN REDDİNE,
    2)  Red kararının eklentisi olarak, HUMK."nun 576/2. maddesi gereğince takdiren 1.000.-TL (Bin Lira) idari para cezasının davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydedilmesine,
    3)  Aynı yasanın, 576. maddesi gereğince takdiren davalı yararına 1.500.-TL manevi tazminatın davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, davalının fazla isteklerinin REDDİNE…”
    Dair oybirliği ile verilen 09.11.2010 gün ve 2010/1 E-2010/3 K. sayılı kararın davacı ile davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:


                          HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve  HUMK.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573 ve devamı maddelerinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı tarafça davalı Hakim aleyhine 26.03.2010 tarihinde tazminat istemiyle açılan davada, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nce ilk derece mahkemesi sıfatıyla, “Davalının, davacıya karşı varlığı iddia edilen eylem ve iddialarının ve işlemlerinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 573. maddesinde belirtilenlerden hiçbir ilkeye aykırılık oluşturmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” dair verilen 09.11.2010 tarihli karar, davacı asil ile davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Hükmün verilmesinden sonra, 14 Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe giren 09 Şubat 2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları nedeniyle açılacak tazminat davalarında uygulanacak esas ve usule ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir.   
    09 Şubat 2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12. maddesiyle, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununa 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere eklenen 93/A maddesinde:
     “Hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle:
    a) Ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.
    b) Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz.” Hükmü öngörülmüştür.
    Yine, 6110 sayılı Kanunun 14/1-a maddesiyle değiştirilen 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, “Hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı… Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir…”
    hükmü getirilmiştir.
    6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici Madde 2/2 de ise:
    “Hâkimler ve Savcılar Kanununa bu Kanunla eklenen 93/A maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bu Kanunla değiştirilen 573. maddesi hükümleri bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihte;
    a) Görülmekte olan davalar,
    b) Kesinleşmemiş hükümler,
    c) Miktar veya değeri itibarıyla temyiz veya karar düzeltme yoluna gidilemediği için kesinleşen hükümler,
    bakımından da uygulanır ve davaya Devlet aleyhine devam olunur.”
    düzenlemesine yer verilmiştir.
    Bu açık hükümlerden anlaşıldığı üzere; hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği; kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzak olup; somut olayda olduğu gibi, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri gereğince davaya, davalı hakim aleyhine devam edilmesi imkanı kalmamıştır.
    Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nce yapılacak iş, yeni yasal düzenleme doğrultusunda davaya Devlet aleyhine devam edilmesine olanak sağlanması ve Hazine’nin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa süre verilip, sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. 
    Açıklanan nedenlerle; Özel Dairenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 09.11.2010 tarihli kararının bozulması gerekir.
    S O N U Ç: Davacının ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının  kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 09.11.2010 tarihli kararın, yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edenlere iadesine, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 27.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi