14. Hukuk Dairesi 2015/7142 E. , 2017/311 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 11.03.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptal ve tescil davasıdır.
Davacı, dava konusu ...İli, Merkez İlçesi, ... Köyü, 100 parsel sayılı taşınmazda 22000/53300 hisseyle malik olduğunu, davalının hissedarlardan ...’nın hissesini 25.000,00 TL’ye satın aldığını, ancak muvazaalı olarak 50.000,00 TL değerinde gösterdiğini, davalıya satılan hissenin iptaliyle adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının peşin harcı eksik yatırdığını, dava satış bedeli üzerinden gerektiğinden eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, satıcının davacıya satışı bildirip teklifte bulunduğunu ve bu nedenle hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazda fiili taksim olduğunu, davacının diğer hissedarlarla hissesine göre yerini belirlediğini ve 35-40 yıldır fiili taksim olduğunu ve destek paralarını da hisseleri oranında kendilerinin aldığını, bu hususta ...Ziraat Odası ve Tarım İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasını, 30-40 cm.lik toprak setlerle sınırları çizdiklerini ve keşifte bu hususun açıkça tespit edilebileceğini, köyün tamamının fiili taksimden haberdar olduğunu, fiili taksimin varlığı halinde önalım hakkının kullanılmasının dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, bedelin yüksek gösterildiği iddialarının asılsız olup gerçek bedelin tapuda gösterilen bedel olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden
payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; davalının fiili taksim savunması yeterince araştırılmadan, davacının duruşmadaki beyanı ve Ziraat Odası ile Tarım İl Müdürlüğü’nden gelen cevaplara dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmakla, fiili taksim hususunun yerinde keşif yapılmak suretiyle belirlenmesi, davacı ve davalının kullandığı yerlerin arz üzerinde tespit edilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.