14. Hukuk Dairesi 2016/9645 E. , 2017/308 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06.06.2007 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 23.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.01.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili 06/06/2007 tarihli dilekçesi ile; davalının 1094 parseldeki payı 2.000,00 TL, 1095 parseldeki payı 5.000,00 TL, 1100 parseldeki payı 4.000,00 TL, 1101 parseldeki payı 1.000,00 TL, 616 parseldeki payı 8.000,00 TL, 651 parseldeki payı 10.000,00 TL, 593 parseldeki payı 7.000,00 TL, bedel ile 24.11.2006 tarihli resmi senet ile 679 parseldeki payı 3.000,00 TL, 735 parseldeki payı 4.000,00 TL olmak üzere 13.11.2006 tarihli resmi senet ile toplam 44.000,00 TL bedelle satın aldığını, söz konusu payların satışını davalının amcasının kızına söylemesi üzerine 30/05/2007 tarihinde öğrendiklerini ileri sürerek davalının satın almış olduğu 593, 616, 651, 679, 735, 1094, 1095, 1100, 1101 parsellerdeki payların önalım hakkına dayalı olarak iptali ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 18/07/2007 tarihli dilekçesiyle, davalının eşinin ve diğer paydaşların 47 ayrı parselde bulunan ortaklıklarının taşınmazların kullanım ve paylaşım zorluğu nedeniyle ve taşınmazlara sonradan paydaş olanların ortaklığın giderilmesi davası açma istekleri sebebiyle davalının eşi Mahmut Şen ve diğer paydaşların büyük çoğunluğu kendi aralarında payların trampası hususunda 13.12.2006 tarihinde yazılı olarak anlaştıklarını, ancak davacının ve bir kısım paydaşların bu anlaşmaya katılmadıklarını ve anlaşma dışı kaldıklarını, bu sebeple Mahmut Şen"in trampa anlaşması gereğince kendisine ait olan paylarını
./...
2016/9645-2017/308 -2-
bizzat, diğer paydaşların paylarını ise vekil sıfatı ile davalının eşine bedelsiz olarak bağış şeklinde devrettiğini, yine davalının eşinin mirasçılar arasındaki trampa anlaşması gereği 47 taşınmazdaki paylarını diğer paydaşlara devrettiklerini, bunun karşılığında alması gereken dava konusu parsellerdeki payları kendi adına almayıp eşine bağışladığını; ancak, bu işlemin tapuda muvazaalı olarak satış gösterildiğini, resmi senette toplam 44.000 TL satış bedeli yazılı ise de 27.05.2010 tarihli keşif raporunda dava konusu payların toplam değerinin akit tarihinde 1.009.798 TL değerinde olduğu, aradaki fahiş farkın da satışın gerçekte eşler arası bağış olduğunu gösterdiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 27.05.2010 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan rapor ve ek raporlar, tapu kayıtları ve resmi senetler incelenip taraflar arasında doğrudan miras bağının bulunmadığı, 23.07.1957 tarih 12/2 sayılı Yargıtay İBK.nın olayda uygulama yerinin olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19/02/2013 gün ve 2012/17322 Esas ve 2013/2728 karar sayılı ilamıyla ... " Satıcı ile pay satın alan davalının karı koca olmaları yukarıda sözü edilen içtihadı birleştirme kararının mutlak olarak uygulanmasını gerektirmez. Bu durumda mahkemenin davalının savunması doğrultusunda delillerini toplaması, tanıklarını dinlemesi, davalının eşi tarafından yapılan temlikin satış mı bağış mı olduğunu belirlemesi dolayısıyla aynı resmi satış senediyle yapılan diğer pay satışları itibariyle taşınmazlardaki paydaşlık durumunu tespit etmesi ve sonucuna göre bir karar vermesi ..." gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma kararına uyulmuş, davacı vekilinin ihsas-ı rey iddiası ile reddi hakim talebinin reddine dair karar, 20. Hukuk Dairesinin 02.07.2015 tarihli kararı ile onanıp kesinleşmiştir.
Davalı tanıkları, paydaşların hepsinin birbiriyle akraba oldukları, payların satışının söz konusu olmadığı, paylaştırmak amacıyla bağış yaptıkları, amaçlarının paydaşlık durumunun tapuda son vermek olduğunu ifade etmişlerdir.
Mahkemece akrabalık durumlarının saptanması açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış tarafların kök maliklerinin Ali Şen olduğu, akraba oldukları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/02/2012 gün ve 2011/6-762 Esas, 2012/56 sayılı ilamı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/04/2011 gün ve 2011/6-38 Esas sayılı 2011/225 Karar sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/6-164 Esas ve 2011/245 sayılı ilamı da gözönüne alınarak satışın satış tarihi itibariyle doğrudan mirasçılar arasında yapılması gerekmeyip, temlikin taraflarının akraba olmasının yeterli olduğuna karar verilmiştir.
../...
2016/9645-2017/308 -3-
Gerek davalı tanıkları, gerek bilirkişi raporu ve gerekse yukarıda değinilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun Kararları dikkate alındığında tarafların akraba oldukları, yapılan satışın gerçekte bağış olduğu anlaşılmıştır. Tarafların temel amacının paylı duruma son vermek, tapudaki intikalleri sağlamak olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkına konu edilen payların iptali ile davacı adına tescili isteğine ilişkindir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamında sair ret ibaresi bulunmadığından davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Ancak, satıcılardan Mehmet Latif Çeri ve Suat Narin ile davalı ..."in akrabalığı bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından mahkemece araştırma yapılması, yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu Kararları da gözetilerek yakın akraba olduklarının anlaşılması halinde şimdi olduğu gibi bu davalılar yönünden de davanın reddi; yakın akraba sayılmadıklarının anlaşılması halinde ise savunmada belirtilen trampa konusunda araştırma yapılması gerekirken, bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.