Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için  Tetkik Hakimi  tarafından  düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklının, borçlu M..D.. aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçmesi üzerine, adı geçen vekilinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda bononun keşide tarihinde tahrifat yapıldığını ileri sürerek takibin iptalini istediği anlaşılmıştır. 
Mahkemece, keşide tarihi yönünden Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 21.04.2011 tarihli raporda, "senette bulunan tanzim tarihinin yıllar hanesi üzerinde evvelce yazılı rakamların fıziksel yöntemlerle silinerek tanzim tarihinin ay ve gün hanesini gösteren rakamlardan farklı kalemle 2009 rakamlarının yazılmış olduğu" belirtilmiştir. Borçlu tarafından dosyaya sunulan takip dayanağı senedin fotokopisinin incelenmesi için dosyanın tekrar aynı kuruma gönderildiği, bu kez düzenlenen 14.11.2011 tarihli raporda ise "söz konusu fotokopi senedin, takip dayanağı senet aslının değişiklik yapılmadan önceki halinin fotokopisi" olduğunun ifade edilmesi üzerine mahkemece takibin iptaline karar verildiği görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu"nun 21.04.2011 ve 14.11.2011 tarihli raporları ile takibe konu senedin tanzim tarihinde tahrifat yapıldığı ve tahrifattan önceki tanzim tarihinin 25.1.1990 olduğu tartışmasızdır. Bu durumda dahi tanzim tarihi, senetteki vade tarihinden önce olup, senet, unsurları itibariyle kambiyo senedi niteliğini haiz bulunmaktadır. Bir diğer ifade ile bonodaki tahrifat öncesi gerçek tanzim tarihi, vade tarihinden öncesine ilişkin olduğundan, anılan senet bono vasfındadır. Dolayısıyla alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ne varki 25.01.1990 tarihinde "400.000" TL bedel üzerinden düzenlenen senedin, para biriminde yapılan değişiklik nedeniyle aynı bedel üzerinden takibe konulması mümkün değildir. Zira 31.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5083 Sayılı Kanun"la, 01.01.2005 tarihinden geçerli olmak üzere Türk Lirasından altı sıfır atılmış bulunmaktadır. Somut olayda takibe konu senedin tanzim tarihi, anılan yasanın yürürlüğünden önce olup, senede dayanılarak takip tarihi itibariyle talep edilebilecek miktar, senet bedeli olan "400.000" TL"den altı sıfır atılmak suretiyle bulunan "0,40" TL olmaktadır. Bir başka ifadeyle alacaklının senetten dolayı isteyebileceği alacak miktarı "0,40" TL"dir.

O halde mahkemece, İİK"nun 169/a-5. maddesi gereğince "0,40" TL"nin üzerinde kalan alacakla ilgili takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin tümden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.  
SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.