Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/1-44
Karar No: 2011/203

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/1-44 Esas 2011/203 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/1-44 E.  ,  2011/203 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 05/04/2010
    NUMARASI : 2010/19-2010/164

     Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Mersin Asliye 3.Hukuk Mahkemesince asıl ve birleşen davaların reddine  dair verilen 2.6.2008 gün ve 2006/169-2008/351 sayılı kararın incelenmesi asıl ve birleşen dava davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 1.4.2009 gün ve 2812-3958 sayılı ilamı ile;
    (“...Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 9 ve 44 parsel sayılı taşınmazlar ile 25 parselde bulunan 15 nolu bağımsız bölüm miras bırakan Y...İ...Sıdalı adına kayıtlı iken 16.9.2005 tarihinde muris adına dava dışı kızı N... tarafından vekil sıfatıyla .. parselin davalı E..S..’e, ..parselin diğer davalı F...A..’e satış suretiyle, 15 nolu bağımsız bölümün ise çıplak mülkiyetinin eşit pay olarak davalılara satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacılar, anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
    Davalılar, satışın gerçek olduğunu ve satış bedelini miras bırakanın hesabına yatırmak suretiyle ödediklerini savunmuşlardır. Mahkemece de satışın gerçek olduğu benimsenerek dava reddedilmiş ise de gerek eldeki dava dosyası içeriğinden ve gerekse Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/216 Esas sayılı dava dosyası içeriğinden miras bırakanın diğer mirasçılara da bazı temliklerde bulunduğu gözetildiğinde olayda denkleştirme amacının olup olmadığı yönünde araştırma ve inceleme yapılması gerekeceğinde kuşku yoktur.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini Satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca; davanın, Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/216 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilerek, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
     Davacıların temyiz itirazları yerindedir...”)
    gerekçesiyle dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN  : Asıl ve birleşen dava davacılar vekili

      HUKUK GENEL KURULU KARARI

              Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar asıl ve birleşen davada miras bırakanları olan babaları Y.. İ...’in, maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazın ..nolu bağımsız bölümü,..nolu parseli ile ...nolu parselini mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek,miras payı oranında tapu iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
    Mahkemece, taşınmazların satışının muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davaların reddine karar verilmiştir.
    Davacıların temyizi üzerine Özel Dairece hüküm yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü asıl ve birleşen dava davacıları vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; miras bırakanın gerçekleştirdiği tüm temliklerdeki iradesinin denkleştirme amacı güdüp gütmediğinin araştırılmasının gerekip gerekmediği noktasındadır.
    Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide "Muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada, miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
     Bu durumda; yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanun’un 706, Borçlar Kanunu’nun 213 ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Somut olayda, çekişme konusu ... ve.. parsel sayılı taşınmazlar ile ... parselde bulunan 15 nolu bağımsız bölüm miras bırakan Y... İ.. Sıdalı adına kayıtlı iken 16.9.2005 tarihinde muris adına dava dışı kızı N... tarafından vekil sıfatıyla .. nolu parselin davalı E.. S...’e, ... nolu parselin diğer davalı F...A...’e satış suretiyle, 15 nolu bağımsız bölümün ise çıplak mülkiyetinin eşit pay olarak davalılara satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Ayrıca  mirasçılar tarafından  Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde de 2006/216  esasla birleşen, muris muvazaasına dayalı olarak karşılıklı başkaca  davaların açıldığı da anlaşılmaktadır.Yani 2006/216 esaslı dosyada, miras bırakan tarafından dava konusu taşınmazlar dışında  başkaca taşınmazların da eldeki davanın tarafları olan mirasçılarla,diğer bir  mirasçıya temlik edildiği görülmektedir.
    Her ne kadar Özel Daire bozma ilamında, açıkça dile getirmemişse de, Yerel Mahkemeyi denkleştirme araştırmasına sevk ettiğinden ve ancak muvazaalı işlemlerde denkleştirme kastı varsa muvazaa davası reddedileceğinden, eldeki davada gerçekte miras bırakan tarafından gerçekleştirilen temliki işlemlerin muvazaalı yapıldığı olgusunu zımnen kabul ettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, Mahkemece miras bırakan tarafından yapılan diğer temlikler irdelenmemiştir. Öyleyse 2006/216 esaslı davaya konu temliklerin de dikkate alınarak,miras bırakanın gerçekleştirdiği tüm temliklerdeki iradesinin denkleştirme amacı güdüp gütmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
    O halde Mahkemece, davanın çözümünde, Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/216 Esas sayılı dava dosyasının sonucu da önem taşıyacağından, anılan dava kesinleştiyse sonucunun değerlendirilmesi, henüz kesinleşmediyse beklenmesi, eldeki davada ve 2006/216 Esaslı dosyada yapılan, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden mallar ve haklar göz önünde bulundurularak, miras bırakanın bu temliklerde yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gereklidir.
    Direnme kararı açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı olup; kararın bu değişik nedenlerle bozulması gerekir.
    S O N U Ç :  Asıl ve birleşen dava davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,  istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edene iadesine, 20.4.2011 gününde, oybirliği ile karar verildi.

     

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi