Davacı S.. Ç.. vekili Avukat Ali tarafından, davalı H.. E.. aleyhine 04/01/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazları yönünden; Dava, haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının kendisini hırsızlıkla suçladığını, savcılık tarafından yapılan soruşturma sonucunda kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, davalının haksız şikayeti nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dosya içeriğinden; davalının davacıyı telefon hattına girerek konuşma yaptığından şüphelendiği iddiasıyla şikayet ettiği ve yapılan soruşturma sonucunda soyut iddiadan başka delil olmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalının bu şikayeti nedeniyle iftira suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davası sonucunda davalının mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Olay tarihi, olayın gelişimi, dosya kapsamı ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde davalı aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır, daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,(1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.