Taraflar arasındaki “Ecrimisil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.10.2009 gün ve 2009/280 E., 2009/ 1466 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 22.02.2010 gün ve 2010/1856-2714 sayılı ilamı ile;
("...Davacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin taşınmazda hisse sahibi olduğunu, davalının ise taşınmazı işgal ettiği beyan ederek 04.10.2005 ile 22.02.2006 tarihleri arası 4625 YTL. ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davalının diğer hissedarın izni ile oturduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemiz tarafından bu karar “Dava dışı hissedarın avukatına taşınmazın 3.şahıslara bedelsiz kullandırılması konusunda verilmiş bir yetkisi bulunmayıp, bu nedenle de verilen muvafakatnamenin geçerli olmadığı, davalının da işgalinin sabit olduğu gözetilerek yapılacak yargılama sonunda bir karar verilmesi gerektiği“ gerekçesi ile bozulmuş, mahkeme tarafından bu bozma kararına uyulmuştur.
Yeniden yapılan yargılama sırasında, davalı tarafın dosyaya sunduğu belgenin incelenmesinden bu belgede "avukatımızın muvafakatname vermesi talimatımız doğrultusunda olmuştur" sözlerinin yazılı olduğu anlaşılmıştır. Ancak, bu belgenin tarihi, dairemizin bozma karar tarihinden sonraki bir tarihtir. Bu nedenle, sonradan tanzim edilen belge, sonuca etkili görülmemiştir.
Diğer yandan da, bozma davacı yararına yapılmış ve bozmaya, uyulmuştur. Bozmaya uyulmakla davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu tartışmasızdır. Hal böyle olunca mahkemece, davacı yönünden bozmaya uymakla doğan usuli kazanılmış hak nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...")
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.04.2011 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.