1. Hukuk Dairesi 2018/2122 E. , 2018/10224 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakan ..."un mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 22 ada 8 parsel sayılı taşınmazı ..."a, onunda kızı davalıya satış suretiyle temlik ettiklerini, murisin satış ihtiyacı olmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptaline ve miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesi isteğiyle eldeki dava açmışlardır.
Davalı, dava konusu taşınmazın satışlarının gerçek olduğunu, muvazaanın söz konusu bulunmadığını, alım gücünün olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ … Somut olaya gelince; mirasbırakanın 1936 doğumlu olduğu, davacıların murisin 18.11.1998 tarihinde intihar ederek ölen oğlu .....olma torunları oldukları, davalının ise murisin kızı olduğu, mirasbırakanın davada taraf olmayan ..... adlı bir kızının daha olduğu, murisin diğer oğlu .... da 25.02.2000 tarihinde dava konusu evde intihar ederek öldüğü, murisin yurt dışından emekli olup, satış ihtiyacının bulunmadığı, dahili davalı ..."in emlak alım satımı ile iştigal ettiği, taşınmazı devre rağmen hiç kullanmadığı, murisin ise oğlunun intihar ettiği ev olduğu için sattığı söylenen bu taşınmazı davalı kızı ile ölünceye kadar birlikte oturmak suretiyle kullanmaya devam ettiği açıktır. Öte yandan, murisin eşi.....18.05.2003 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarına bankadaki mevcut parasından ödeme yapıldığı, murisin de eşinden dolayı dava konusu taşınmazın devrinden önce 10.261,00 Euro parayı aldığı da sabittir. Diğer taraftan, davacıların çekişmeye konu dairede oturdukları, davacıların annesi olan gelini...... ile murisin arasının açık olduğu, murisin taşınmazı dahili davalı ..."e devrettikten sonra onları evden çıkarmak için uğraş verdiği, gelinini evdeki eşyaları çalmakla itham ettiği, bu yönde hırsızlık iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı"na yaptığı şikayetin..... “olay hukuki, nası ızrar suçu da takibi şikayete bağlı olduğu” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Öyleyse, değinilen bu olgular, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakan ..."un dava konusu taşınmazı kızı davalıya ara malik kullanmak suretiyle temlikindeki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Tüm bu tespitlerin yapılması karşısında ayrıca, murisin ara malik ile el ve iş birliği içinde bulunduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur. Mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi de doğru değildir. Hâl böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı vekilinin esasa yönelik temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddine.
Ancak, dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve pay oranında tescil isteğine ilişkin olduğuna göre, dava edilen miras payının keşfen saptanan dava tarihindeki değeri ( 62.146,66 TL ) üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile dava dilekçesinde gösterilen dava değeri üzerinden fazla karar ve ilam harcı alınması hatalıdır.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün ( 2. ) bendindeki ‘’ 5.464,80 TL ‘’ ibaresinin çıkarılarak yerine ‘’ 4.245,23 TL ‘’ ibaresinin ve aynı bentteki ‘’ 4.458,80 TL ‘’ ibaresinin çıkarılarak yerine ‘’ 3.057,23 TL ‘’ ibaresinin yazılmasına, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı H.M.K."nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
....
HMK"nun 190 ve TMK"nun 6. maddeleri uyarınca, davayı kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa ait olup, dosyadaki mevcut delillere göre mirasbırakanın yaptığı temlikin hiçbir kuşkuya ve duraksamaya sebebiyet vermeksizin mirastan mal kaçırmaya yönelik olduğu kanıtlanamamıştır.
Bu nedenle Dairenin sayın çoğunluğunun işin esasına yönelik onama görüşüne katılmıyorum.