17. Hukuk Dairesi 2018/3027 E. , 2019/12550 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacıların murisinin 11/05/2014 tarihinde kullandığı ... plaka sayılı araç ile geçirdiği tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, aracın dava dışı ... adına kayıtlı olup zorunlu trafik sigortasının bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için 1.000,00 TL"den toplam 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslahla talebini artırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 08/06/2017 gün ve 2016/18180-2017/6525 sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile davacı ... için 10.306,00 TL, davacı ... için 11.528,00 TL, davacı ... için 15.326,00 TL, davacı ... için 13.866,00 TL, davacı ... için 26.831,00 TL, davacı ... için 190.143,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 1.000,00 TL"sinin dava tarihinden, kalan kısımlarının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
İlk mahkeme hükmü davalı tarafından temyiz edilmiş, davacı tarafından ise temyize getirilmemiş olup Dairemizin 08/06/2017 gün ve 2016/18180-2017/6525 sayılı ilamı ile hüküm, davalı yararına pasif dönemin AGİ dahil edilmeksizin hesaplanması gerektiğine işaret edilerek bozulmuştur. Bozmadan sonra yapılan yargılamada bozma ilamı doğrultusunda rapor düzenlenmesi için dosya daha önce rapor düzenleyen hukukçu bilirkişiye tevdii edilmiş, 06/11/2017 tarihli ek raporunda; davalıların %100 kusuruna ve ölen ..."in asgari ücret düzeyindeki gelirine göre, davacı eş ..."in 222.217,79 TL, davacı çocuklardan ..."in 12.204,38 TL, ..."in 13.673,34 TL, ..."in 16.482,41 TL, ..."in 18.234,04 TL, ..."in 32.055,10 TL destek(maddi) tazminat alacaklarının mevcut bulunduğu, daha önce ibraz edilen rapor ile düzenlenen bu rapor arasındaki rakam farklılıklarının asgari ücrette meydana gelen artışlardan kaynaklandığı belirtilmiştir. Hükme esas alınan 06/11/2017 tarihli ek raporda bilinen dönem rapor tarihi 2017 yılına kadar devam ettirilmiş, rapor tarihi 2017 yılına kadar olan artışlar da gözetilerek hesaplama yapılmıştır. Böylece, hüküm davalı yararına bozulmuş olmasına rağmen ilk hükümde esas alınan 14/01/2016 tarihli raporda hesaplanan zarardan daha yüksek bir zarar ortaya çıkmıştır. Oysa ki, Dairemizin 08/06/2017 gün ve 2016/18180-2017/6525 sayılı ilamı ile hüküm davalı yararına pasif dönemin AGİ dahil edilmeksizin hesaplanması gerektiğine işaret edilerek bozulmuş, davacı taraf ilk verilen kararı temyiz etmemiş ve davalı tarafın usulü kazanılmış hakkı doğmuştur. Davalı tarafın usulü kazanılmış hakkı gözetilerek bilinen (işlemiş) dönem ilk rapor tarihi 14/01/2016 tarihinde bitirilerek ve 14/01/2016 tarihli rapordaki veriler esas alınmak ve bozmamız doğrultusunda pasif dönem AGİ dahil edilmeksizin hesaplama yapılarak destekten yoksun kalma zararı tespit edilmesi gerekirdi. Bu durumda, yukarıda belirtildiği şekilde davalı tarafın usulü kazanılmış haklarına dikkat edilerek Dairemizin 08/06/2017 gün ve 2016/18180-2017/6525 sayılı bozma ilamında işaret edilen ilkeler doğrultusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
Dava tam olarak kabul edilmiş olmasına, davacılar yargılama sırasında kendilerini bir vekille temsil ettirmiş olmasına göre davacılar yararına ayrı ayrı AAÜT maddeleri gözetilerek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 26/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.