21. Hukuk Dairesi 2015/17587 E. , 2016/133 K.
"İçtihat Metni" Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ordu İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/06/2015
NUMARASI : 2015/44-2015/315
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 18.09.2008 tarihli iş kazası sonucu cismani zarara uğradığını iddia eden sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu 18.09.2008 tarihli zararlandırıcı olaya dair Kurumun(SGK) iş kazası tahkikatının olmadığı ve bunun doğal neticesi olarak da davacı kazalının anılan kaza nedeniyle Kurumca tespit edilen sürekli iş göremezlik oranının bulunmadığı, davacının davasını davalı H.. U.. işçisi iken kazalandığı iddiasına dayandırdığı, anılan kaza nedeniyle başlatılan ceza soruşturması akabinde davalı H.. U.."ın davacı A.. K.."ın işvereni olduğu kabulüne göre soruşturmanın neticelendirilip davalı aleyhine taksirle yaralama eyleminden ötürü kamu davası açıldığı ve bu davada davalı H.. U.."ın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının(a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sürenin iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir.
Somut olayda; iş kazası olduğu iddia olunan 18.09.2008 tarihli olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında Kurum taraf değildir.
Bu noktada öncelikle yapılması gereken iş; davacı kazalıya 18.09.2008 tarihli zararlandırıcı olayı Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar etmesi, bu ihbar sonucunda olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde ise bu kez Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vererek tespit davasını eldeki tazminat davası için bekletici sorun yapmak, ihbar sonunda zararlandırıcı olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek iş kazası nedeniyle oluşan maluliyet(sürekli işgöremezlik) oranının tespiti ve gelir bağlanmasını istemesi için önel vermek, bu safahatlar sonunda anılan olayın iş kazası olduğu ve davalı H.. U.."ın da davacı kazalının işvereni olduğu hususları tereddütsüz olarak ortaya konulursa işin esasına girip tüm delilleri bir arada değerlendirerek bir karar vermekten aksi halde ise; yani gerek olayın iş kazası olmadığının, gerekse de olayın iş kazası olmasıyla birlikte davalı H.. U.."ın davacı kazalının işvereni olmadığı hususlarından birinin ortaya çıkması halinde ise eldeki davanın B.K."nın 49.maddesinden kaynaklanan haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın giderilmesine yönelik bir dava olduğu ve ortada İş Kanunundan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmayıp tazminat istemli işbu davaya genel mahkemelerde bakılması gerektiği gerekçeleri ile davanın “dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi” kararı vermekten ibarettir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 18.01.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.