4. Ceza Dairesi 2020/20353 E. , 2020/11420 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık ..."nin, 5237 Türk Ceza Kanunu"nun 123/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/06/2019 tarihli ve 2018/850 esas, 2019/524 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/12/2019 tarihli ve 2019/878 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 10/06/2020 gün ve 2020/46274 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, merciince her ne kadar sanığın 04/04/2019 tarihli celsede hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesine muvafakat etmediği hususu nazara alınarak 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanmasının usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sanık tarafından atanan müdafiinin 16/05/2019 tarihli celsede sanık ile yapmış olduğu görüşme neticesinde görüş değiştirerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiklerini beyan ettiği, ayrıca sanık müdafiinin itiraz dilekçesinde açıkça hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına muvafakat hususunda bir itirazları bulunmadığı, yalnızca sanık hakkında değişen suç vasfı itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen suçun uzlaştırma kapsamında bulunduğundan bahisle sanığın beraat etmesini talep ederek itiraz ettiği somut olayda, sanık hakkında değişen suç vasfı itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 254/1. maddesindeki, "Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca uzlaştırma işleminin yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin itirazın dosya kapsamına aykırı olan yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e-Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
İncelenen somut olayda; sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanık müdafii uzlaşma hükümlerinin uygulanmadığı, sanığın beraat etmesi gerektiğinden bahisle bu karara itiraz etmiştir. İtiraz mercii sanığın muvafakati olmadığı halde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi usul ve kanuna uygun olmadığından bahisle itirazı kabul etmiştir. Sanığın, 04/04/2019 tarihli oturumda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının hakkında uygulanmasını kabul etmediği, ancak bu celseden sonra vekalet verdiği müdafiinin vekaletnamede verilen özel yetkiye istinaden sanık ile yaptığı görüşme sonucunda görüş değiştirerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını talep ettiklerini duruşmada beyan etmiştir. Dolayısıyla mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi hukuka uygundur. Ancak, mahkeme, sanık hakkında cinsel taciz suçundan dava açıldıktan sonra kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hüküm kurmuştur. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun uzlaştırma kapsamında olduğunun anlaşılması karşısında, uzlaştırma işleminin yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiştir. Bununla birlikte itiraz mercii olan Ağır Ceza Mahkemesinin, hatalı gerekçeyle de olsa itirazın kabulüne karar verdiği, Asliye Ceza Mahkemesinin de itiraz merciinin kaldırma sebepleri ile bağlı olmadığı, kaldırma sonrası dosyayı ele aldığında uzlaşma hükümlerini uygulayabileceği, bu nedenle bozma istemi sonuca etkili olmadığından, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 13/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.