3. Hukuk Dairesi 2017/15679 E. , 2018/6919 K.
"İçtihat Metni"Davacılar ... vd. ile davalılar ... vd. aralarındaki tazminat davasına dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25/12/2014 günlü ve 2012/321 E. - 2014/599 K. sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 11.05.2017 günlü ve 2016/20428 E. - 2017/7011 K. sayılı ilama karşı davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, 26.04.2010 tarihinde meydana gelen asansör kazası sonucunda hayatını kaybeden ..."ın davacı ..."in eşi, ..."ın anneleri olduğunu, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/219 E. 2011/248 K. sayılı ilamı ile davalılardan ..."in ceza aldıklarını, olayda asansör bakımını yapan ... Asansör isimli firmanın sahibi davalı ... ve apartman yöneticisi davalı ..."ın da sorumlu olduklarını ileri sürerek, HMK.nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacıların yaptığı hastane ve cenaze masrafları için 500 TL, destekten yoksun kalmış olmaları nedeniyle her bir davacı için 1000"er TL olmak üzere şimdilik 3.500 TL maddi tazminat, ayrıca her bir davacı için 25.000 "er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacılar vekili 18.12.2014 harç tarihli dilekçe ile maddi tazminat taleplerini davacı ... için 92.192,89 TL"ye, davacı ... için 5.236,23 TL"ye yükseltmiş, davacı ... yönünden maddi tazminat taleplerinden feragat etmiştir.
Davalı ... ve ..., davanın dava konusu kaza sonrası 1 yıllık süre geçtikten sonra açılması nedeni ile zamanaşımına uğradığını, ceza dosyasında kusur durumunun yanlış değerlendirilerek cezalandırıldıklarını, olayda kusurlu olmadıklarını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Davalı ..., olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonucunda beraat ettiğini, olayda kusuru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ve ...l Asansör Elek.Mak.Proje. Taah. Sarf ve Tic.Ltd. Şti, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu olayın meydana geldiği apartman ile davalı şirketin periyodik muayene ve bakım yönlerinden anlaştıklarını, husumetin davalı ..."a yöneltilemeyeceğini, davalı ... hakkında ceza yargılaması sonucunda beraat kararı verildiğini, olayda kusurlu olmadıklarını, vefat eden Aynur"un, aparman yönetimi ve diğer kat maliklerinin asli kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davalı ..."ın gerçekleşen kazada kusuru bulunmadığı gerekçesiyle hakkında davanın reddine, davalı ... , ... ve ..."nın gerçekleşen kazada kusurlu oldukları diğer davalı ...l Asansör Elk. Mak. Proje. Taah. San. Tic.Ltd.Şti.nin istihdam eden sıfatıyla kusursuz sorumlu olduğu, her ne kadar davacıların murisi Aynur Yılmaz"a bilirkişiler tarafından kusur izafe edilmemiş ise de TBK"nun 52. maddesi gereğince zararın doğmasında Aynur Yılmazın da etkisi bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat kalemlerinde %20 oranında indirim uygulanarak, davanın kısmen kabulü ile ... için 73.754,28 TL, davacı ... için 4.188,98 TL olmak üzere toplam 77.943,26 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve her bir davacı lehine 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminatın davalı ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tedavi ve cenaze gideri olarak 400 TL tazminatın davalı ... dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatı talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili, davalı ... ve ... vekili, davalı ... ve ...l Asansör Elek. Mak. Proje. Taah. Sarf ve Tic.Ltd.Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2016/20428 esas 2017/7011 karar sayılı 11/05/2017 tarihli ilamıyla;
“1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-... Davalılardan ... davalılardan ...l Asansör Elek. Mak. Proje. Taah. Sarf ve Tic. Ltd. Şti.nin sahibi gerçek kişidir. Tüzel kişiliğe sahip davalı şirketin pasif husumet ehliyeti mevcuttur. Bu durumda somut olayda, davalı şirketin sahibi olan gerçek kişi ..."in sahibi olduğu davalı şirketten ayrı olarak pasif husumet ehliyetinin olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Buna göre, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
3- ...Dava konusu olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sırasında alınan 11.10.2010 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, müteveffa ... ile davalılar ... ve ..."ın eşit oranda kusurlu oldukları belirtilmiş, eldeki dosyada mahkemece aldırılan 23.12.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporunda Asansör Firmasının ihmalinden dolayı %55, müteveffanın %35, apartman yöneticisinin ise yönetmeliklerden dolayı %10 kusurlu oldukları belirtilmiş, söz konusu heyetin 10.03.2014 tarihli ek raporlarında davalı ..."ın 1/9, davalı asansör firmasının 5/9, müteveffanın 3/9 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir.
Mahkemece söz konusu raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için aldırılan 26.06.2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise olayın meydana gelmesinde davalı ...l Asansör şirketi sahibi ..."in %100 kusurlu olduğu, bu kusurun %15"inin davalı ..."a, %15"inin ise diğer davalı ... Balcıya ait olduğu, müteveffa ve apartman yöneticisi ..."a atfi kabil bir kusurun mevcut olmadığını belirtmiştir.
Olay nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyası içerisinde beyan alınan ... 26.04.2010 tarihli ifadesinde, olayın olduğu sırada müteveffanın asansörü görmesi ile açmaya çalıştığını, ancak kapı sert açıldığından dolayı bir kaç kez zorladıktan sonra kapının açıldığını, kendisine ""Allahaısmarladık"" diyerek adımını attığını ve birdenbire boşluğa düştüğünü gördüğünü beyan etmiştir. Olayın olduğu aparmanda müteveffanın asansör kabinine binmeye çalıştığı 4.katta ikamet ettiği anlaşılan yönetici davalı ... ise 26.04.2010 tarihli ifadesinde asansördeki arızayı 25.04.2010 günü akşam saatlerinden itibaren bildiğini, arızalı olduğu zaman bütün bina sakinlerinin asansörcüyü arayıp arızayı bildirdiklerini, bu nedenle kendisinin bildirmediğini beyan etmiştir.
Her ne kadar, mahkemece; ceza dosyası ve dosyadaki 23.12.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve ek raporundaki çelişkilerin giderilmesi için rapor aldırılmış ve aldırılan bu rapor hükme esas alınmış ise de, raporlar arasındaki çelişki giderilmemiş, aksine yeniden çelişki meydana getirecek şekilde bu kez müteveffa ve apartman yönetici davalı ... hakkında herhangi bir kusur izafe edilmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesine göre; ""Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.""
O halde, mahkemece; ceza yargılamasındaki kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı dikkate alınarak, dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak, içlerinde elektrik-elektronik mühendisinin de bulunduğu konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden, davalılar ve müteveffanın olay nedeniyle sorumlulukları hakkında, dosyadaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek ve tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4- Davacı ... 28.12.2012 tarihinde evlenmiş olup, eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı eşin destek gereksinimi evlendiği gün sona ereceğinden, davacı ... yönünden destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği güne kadar hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece bu husus dikkate alınarak, davacı ... için yeniden evlenme tarihine kadar destek miktarının belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde desteğin (..."ın) bakiye ömrü kadar eşine destek olacağına ilişkin tazminat hesabı yapan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdiri ile bozma ilamında isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir.
2-) 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47. Maddesi (6098 satılı Türk Borçlar Yasası"nın 56/2.maddesi) gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K"nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları )
O halde; mahkemece, bozma ilamının üçüncü bendine göre yapılacak bilirkişi incelemesinin sonucu da dikkate alınarak hak ve nesafete göre belirlenecek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte yazılı gerekçeler ile davacılar vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 2016/20428 esas 2017/7011 karar sayılı 11/05/2017 tarihli bozma ilamı gerekçesine bu hususun da ilave edilerek, hükmün önceki bozma kararı doğrultusunda ve ilaveli olarak davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.