11. Hukuk Dairesi 2018/2999 E. , 2020/460 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2014/1366 E- 2017/810 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/03/2018 tarih ve 2018/17 E- 2018/262 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup duruşma için belirlenen 14.01.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalılardan T....vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdindeki 6297232 numaralı hesabından 05.10.2012 tarihinde 29.700 TL, 18.01.2013 tarihinde 51.000 TL, 24.01.2013 tarihinde 40.000 TL, 31.01.2013 tarihinde 172.000 TL, 27.02.2013 tarihinde 7.580 TL, 28.02.2013 tarihinde 10.500 TL, 21.03.2013 tarihinde 60.000 TL ve 22.03.2013 tarihinde 23.000 TL olmak üzere toplam 8 adet sahte talimatla 393.780,00 TL"nin çekildiğini, bu talimatlardaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, çıplak gözle dahi imzanın sahteliğinin fark edilebildiğini, bu talimatlara istinaden ödeme yapılırken müvekkilinden teyit alınmadığını, sahteciliğin öğrenilmesi üzerine müvekkilinin zararın tazmini için davalı bankaya ihtarname keşide ettiğini, ancak bir sonuç alınamadığını, davalı bankanın talimatlara ilişkin hiç bir inceleme ve araştırma yapmadığını, özen yükümlülüğüne uymadığını, kendisinden beklenilen dikkat ve özeni göstermediğini ileri sürerek 393.780,00-TL’nin zarar tarihlerinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, yapılan tüm işlemlerin davacı şirketin bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini, davacı şirket aynı zamanda internet bankacılığı kullanmakta olup, internet bankacılığı kanalıyla hesaplarını sürekli kontrol edebildiğini, Kartal 13. Noterliği’nin 20.06.2012 tarih ve... nolu vekaletname ile dava dışı ...’ın davacı şirket tarafından vekil tayin edilmiş olup, işbu vekaletname ile ...’ın davacı şirkete ait tüm bankalarda bulunan hesaplardan her türlü işlem yapmaya yetkili kılındığını, dava konusu 8 adet para çekme işleminin de talimatlarda adı geçen şirket personeli ... ve davacı şirketin bankacılık işlemlerinde yetki verdiği vekili ... ile birlikte yapıldığını, müvekkili bankanın da gerekli kontrolleri yaparak, usulüne uygun şekilde hesaptan ödemeleri gerçekleştirdiğini, ayrıca bu ödemelerin davacı şirketin borçlusu olduğu senetlerin elden ödemelerinde kullanıldığını, davacının zarara uğramasının da kesinlikle söz konusu olmadığını, davacı şirket vekili olan ... tarafından müvekkili bankaya farklı tarihlerde verilen beyanlarla şirket hesaplarından yapılan işlemlerin bilgisi dahilinde olduğunu ve hesap kayıtları ile mutabık olduğunu kabul ettiğini, bunun yanısıra davacı şirketin yetkilisi olan Ferdi Uğur’un dava konusu para çekme işlemlerinin akabinde bizzat şubeye gelerek, hesaplardan para çekme veya havale gibi bankacılık işlemlerini gerçekleştirdiğini, dolayısıyla şirketin hesap bakiyesine vakıf olduğunu ancak dava konusu hesaplardan yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkili bankaya herhangi bir itiraz ileri sürmediğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosyada alınan iki ayrı bilirkişi raporunda kusur yönünden yapılan değerlendirmeler arasında çelişki ortaya çıkmış ise de her iki bilirkişi raporunda yapılan teknik tespitlerin aynı yönde olduğu, kusurun mahkemece kendiliğinden değerlendirilebileceğinden çelişkinin giderilmesi için farklı bir rapor alınmasına gerek görülmediği, buna göre; davacının banka hesabından 05/10/2012 tarihi ile 22/03/2013 tarihleri arasında 8 ayrı işlemle toplamda 393.780,00 TL paranın sahte talimatla çekildiğinin sabit olduğu, bu nedenle ilgili ceza soruşturmasının sonucunun beklenmesine gerek duyulmadığı, çekilen bu paraların, davacının borçlu olduğu dava dışı Simurg...Ltd.Şti"ne olan borcun ödenmesinde kullanılmış gibi gösterilmiş ise de esasen davacı şirketle bu firma arasında gerçek bir ticari ilişkinin bulunmadığı, söz konusu şirketin ticareti terk etmiş olup, faturaların hayali/fiktif olduğu, çekilen paranın aktarılması için kullanılan bir paravan niteliğinde bulunduğu, gerçekleşen olayda sahte talimat ile yapılan para çekme işlemlerinde yeterli özeni göstermeyen davalı bankanın müterafik kusurlu olduğu, eğer talimat geldiğinde gerekli özeni göstermiş olsaydı böyle bir zararın hiç meydana gelmeyeceği, bu nedenle alınan 2. Bilirkişi raporunda davalı bankaya yüklenen %35 oranındaki kusurun yetersiz kaldığı, zira bankanın asli görevinin kendisine tevdii edilen paranın muhafaza edilmesi olduğundan %50 oranında kusurlu olduğu sonucuna ulaşıldığı, davacı tarafın da uzunca bir süreye yayılan usulsüz para çekimlerini özenli şekilde takip etmediği, bir tacirin göstermesi gereken özeni göstermediğinden müterafik kusurunun bulunduğu, dolayısıyla gerçekleşen olayda tarafların %50-%50 oranında kusurlu oldukları gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 196.890,00 TL tazminatın (14.850,00 TL"nin 05/10/2012, 25.500,00 TL"nin 18/01/2013, 20.000,00 TL"nin 24/01/2013, 86.000,00 TL"nin 31/01/2013, 3.790,00 TL"nin 27/07/2013, 5.250,00 TL"nin 28/02/2013, 30.000,00 TL nin 21/03/2013, 11.500,00 TL"nin 22/03/2013 tarihinden itibaren) işleyecek avans faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı banka şubesine yönelik açılan davanın husumet nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karar aleyhine taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, davacı şirket hesabından sahte talimatlarla çekilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
05.10.2012-22.03.2013 tarihleri arasında 8 adet işlemle sahte talimatlar kullanılarak davacı şirket hesabından para çekildiği sabit olup, sahte talimatlarla işlem yapılan tarihlerde veya belirtilen bu zaman aralığında farklı tarihlerde davacı şirket vekili tarafından aynı hesaptan para çekme gibi işlemler yapıldığı, yine Kartal 13. Noterliği"nin 20.06.2012 tarih ve 09563 yevmiye nolu vekaletnamesi ile dava dışı ..."ın davacı şirket tarafından vekil tayin edildiği, işbu vekaletname ile ..."a banka işlemlerinde genel yetki verildiği, bu yetki kapsamında anılan vekil tarafından vekaletinin geçerli olduğu dönemde ilki 19.11.2012, sonuncusu 03.05.2013 tarihli olmak üzere davalı bankaya hitaben 6 adet beyan dilekçesi sunulduğu, bu beyanlarda şirket hesabında yapılan tüm işlemlerin bilgisi dahilinde ve onayı ile gerçekleştiği, gerçekleşen para çekimlerinin ve tüm işlemlerin şirket kayıtları ile uyumlu olduğu, şirket hesaplarından yapılan ödemeler ve işlemlerin şirketin ticari faaliyetleri için kullanıldığı belirtilerek,
bilgilerin doğruluğu konusunda gayrikabili rücuen beyanda ve kabulde bulunulduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde sahte talimatlar kullanılarak yapılan işlemlere davacı tarafından icazet verildiği, bu durumda davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı banka yararına bozulması gerekmiştir.
(2)Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı banka vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 16/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.