8. Hukuk Dairesi 2018/9427 E. , 2021/1016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.04.2017 tarihli ve 2013/30 Esas, 2017/399 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK"nin 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; vekil edeninin murislerinden kalan dava konusu 316 ada 23, 27, 2438, 3377, 385, 363, 295, 293, 143, 111, 10, 2377, 2378, 2379, 1393 ve 2412 parsel numaralı taşınmazların davalılar tarafından haksız şekilde kullanıldığını belirterek muris ..."nın ölüm tarihi 10.02.2002 tarihinden ve muris ..."nın ölüm tarihi olan 12.02.2011 tarihinden dava tarihine kadar oluşan ecrimisil bedelinin yasal faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin intifadan men edilmediğini, davalı şirketin davada taraf gösterilemeyeceğini, onun yönünden davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini ve ecrimisil şartlarının da oluşmadığını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; intifadan men koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi istinaf incelemesi sonucunda; HMK’nin 353/1.b.1 maddesi hükmü uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arası ecrimisil talebine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazda (davalı şirket hariç) taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).
Belirtilmesi gereken diğer bir husus ise, TMK"nin 6. maddesi uyarıca iddia sahibinin iddiasını ispat ile yükümlü olup, ecrimisil isteğine ilişkin davalarda da, öncelikle davacının işgalin varlığını, süresini ve işgalli alanın miktarını kanıtlaması gerektiği, diğer bir anlatımla Mahkeme tarafından kabul kararı verilebilmesi için, dava konusu taşınmazların, davalıların kullanımında olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispat edilmesi gerektiğidir.
Ayrıca Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarına göre kira esasına dayalı ecrimisil belirlenmesinde, taraflara emsal kira sözleşmelerini sunmaları için süre verilip, mahkemece emsaller celbedilip, keşif mahallinde bilirkişilerce re"sen emsal araştırılıp rayiç belirlenerek somut veriler böylece toplandıktan sonra ecrimisil istenen ilk dönem kira miktarı belirlenip bu bedele ÜFE"nin tamamı yansıtılmak suretiyle sonraki yıllar ecrimisil bedeli ve bunun sonucunda da toplam ecrimisil bedeli belirlenir.
Somut olayda, dava konusu 2438 parsel sayılı taşınmazın tapuda arsa ve 316 ada 27 parsel sayılı taşınmaz ise üçkatlı kargir ev ve arsası vasfında olup 2438 nolu parsel üzerinde davalılardan .... tarafından şirket tarafından işletilen akaryakıt istasyonu ve diğer 316 ada 27 parsel üzerinde de zemin + 3 normal katlı ( dört daireli) bina olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Mahkeme her ne kadar intifadan men koşulunun gerçekleşmediği kabul edilmiş ise de, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 2438 nolu parsel sayılı taşınmazın davalı şirket tarafından akaryakıt istasyonu olarak kullanıldığı, bu şekli ile paydaş olmayan şirket yönünden intifadan men koşuluna gerek bulunmamasına rağmen Mahkemece, intifadan men koşulu aranarak sonuca gidildiği, 316 da 27 parsel yönünden ise; taşınmaz üzerinde yer alan (zemin + 3 normal katlı ve dört daireli) binaya yönelik tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı araştırılmadığı gibi, dava konusu dairelerin teker teker kim ve/veya kimlerin kullanımında olduğu, tasarruf şekilleri, kiraya verilip verilmedikleri, verilmeleri halinde kim ve/veya kimler tarafından kiraya verildiği, kira dönemi ve kira bedellerinin kim ve/veya kimler tarafından tahsil edildiği, üzerinde kat mülkiyeti olmayan taşınmazın her birinde davacının kullandığı bir yer olup olmadığı veya kullanımına elverişli bir kısım veya bölümün bulunup bulunmadığı var ise bu yerlerin kullanımına davalılar tarafından engel olunup olunulmadığı tereddüde mahal bırakılmayacak şekilde belirlenmemiştir.
O halde, Mahkemece yapılacak iş, 2438 parsele ilişkin intifadan men koşuluna gerek olmadığının kabulü ile arsa vasfı üzerinden (yukarıda izah edilen ilkelere uygun ve talep edilen dönemi kapsar şekilde) ecrimisil hesaplamasının yapılması, 316 ada 27 nolu parsel bakımından da yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının HMK"nin 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, az yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen ilkeler ışığında, öncelikle dava konusu taşınmaz üzerinde tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı araştırılması, varsa çekişmeli yerlerin kimin kullanımına terk edildiğinin, (mahkeme gözlemi de yazılarak) taşınmaz üzerinde bulunan dairelerin hangilerinin davalılar tarafından kullanıldığı, hangilerinin kiraya verildiği, kirada ise ne zamandan beri kirada oldukları, kim tarafından kullanıldığı, kiralanmış ise kira bedeli ve kira bedellerinin kim tarafından tahsil edildiği, davacının (kat mülkiyeti kurulmayan) taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı ya da kullanmasına uygun bir yer olup olmadığı, var ise bu yer ve/veya yerlerin kullanımına davalılar tarafından engel olunup olunulmadığı hususlarının taraf tanıklarından ayrıntılı olarak sorulması bu şekli ile davalıların kullanım durumunun (ecrimisil talep edilen dönem itibariyle) tereddüte mahal bırakılmayacak biçimde tespit edilmesi, taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki bulunduğunda 6100 sayılı HMK"nin 261/1 maddesi uyarınca çelişkinin yüzleştirmek suretiyle giderilmeye çalışılması, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilememesi durumunda hangi taraf tanığının beyanının üstün tutulduğunun karar gerekçesinde gösterilmesi, bundan sonra tüm taraf tanık beyanlarının birlikte tartışılıp değerlendirilmesi, (şartların varlığı halinde) davacının talepleri de dikkate alınarak taşınmazların kullanım durumuna göre, intifadan men koşuluna gerek olup olmadığı da belirlendikten sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanmış ve/veya toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu husular düşünülmeden eksik araştırma ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının (2) numaralı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, sair itirazların 1. bentte yazılı nedenlerle reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir suretinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.