10. Hukuk Dairesi 2018/4626 E. , 2019/10130 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Gebze 2. İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilli tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, 18/08/2012 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle bağlanan gelir ile geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderlerinin rücuan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili; iş kazasının işçinin kendi kusurundan kaynaklandığını, şirkete izafe edilecek herhangi bir kusur olmadığını, kurum tarafından hazırlanan kusur oranlarının kabulünün mümkün olmadığı, davalının her türlü iş güvenliği önlemini aldığını ve işyeri eğitimlerini sağladığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının davalı şirket hakkında açmış olduğu rucuen tazminat davasının ıslah dilekçesi nazara alınarak kabulüne; 58.775,17 TL alacağın; gelirlerin onay, masraf ve ödemelerin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar vermiştir.
Davalı vekilince süresinde verilen İstinaf yolu dilekçesiyle, hükme esas alınan maluliyet oranına ve kusur raporuna itiraz etmelerine rağmen itirazlarının nazara alınmadan hüküm kurulduğu, karar gerekçesinde maluliyet oranına itirazlarına yönelik gerekçe olmadığı, emsal Yargıtay kararı gerekçesine göre kurumun maluliyet raporu işvereni bağlamayacağından maluliyet raporunun yargılama aşamasında alınması gerektiği, kazanın sigortalının kendi kusuru yüzünden meydana geldiği, işverinin işçi sağlığı ve iş güvenleği ile ilgili eğitimler verdiği, önlemleri aldığı, kazalı sigortalı tarafından Ankara 15. İş Mahkemesi"ne açılan tazminat davası sonucunun beklenmesi gerektiği, PMF Yaşam Tablosu yerine TRH 2010 Yaşam Tablosu uygulanmasının hatalı olduğu, maluliyet oranına göre 60 yaş üstünde pasif devre zararı hesabı yapılamayacağı, davacının emsallerine göre zor da olsa çalışıp prim gününü tamamlayarak emekli olabileceği gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararın kaldırılarak istemin reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
Gebze 2. İş Mahkemesi"nin 2015/549 Esas, 2016/1375 Karar sayılı kararının usul ve yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dair karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 18/08/2012 tarihinde meydana gelen iş kazası geçiren sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve yapılan sosyal yardımlar nedeniyle oluşan kurum zararının davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, açılan davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanununun 21/1. maddesidir. 5510 sayılı Kanun"un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 5510 sayılı Yasa"nın 21., 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa"nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Somut olayın incelenmesinde; sigortalının, işyerinde mutfak personeli olarak çalıştığı, kaza tarihinde et kıyma makinasına et yerleştirdiği, makinanın durması üzerine el yardımı ile etleri çıkarmak isterken makinanın yeniden çalışması neticesi elinin makine içinde sıkışması ile kazanın meydana geldiği belirgindir. Kurum müfettiş raporunda ve 28.03.2016 tarihli kusur raporunda, davalı işverene % 80 kazalıya ise %20 kusur yüklendiği ve bu haliyle davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili olarak sigortalının, elektrik akımını kesmeden el yardımı ile etleri çıkarmak için makinanın içine elini sokması karşısında kusur raporunun olaya uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyetleri usûlünce belirlenmek suretiyle, yeniden oluşa uygun kusur raporu alınmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin BAM’a gönderilmesine, 23.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.