Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/5628
Karar No: 2018/8562
Karar Tarihi: 30.10.2018

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/5628 Esas 2018/8562 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2018/5628 E.  ,  2018/8562 K.

    "İçtihat Metni"



    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 10.01.2018 tarih ve 2018/178 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31.01.2018 tarih ve KYB-2018/7955 sayılı ihbarname ile;
    Kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan sanık Gürsel Tekin hakkında yapılan yargılama neticesinde, sanığın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/2-e. maddesi gereğince beraatine dair İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/06/2017 tarihli ve 2016/350 esas, 2017/252 sayılı kararının "Sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan dolayı açılmış bir kamu davasının bulunmadığı, Mahkemenin iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ile bağlı olduğu ve sanığın iddianame ile cezalandırılması talep edilen üzerine atılı bulunan görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli delil elde edilemediğinden bahisle sanığın beraatine karar verilmiş ise de;
    1-5271 sayılı Kanun"un 225. maddesinin; "Hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir." şeklinde olduğu, dosya kapsamına göre, Kadıköy (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığının 18/10/2007 tarihli ve 2007/13600 soruşturma, 2007/10598 esas, 2007/5336 sayılı iddianamesi ile sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı ve sanığın eyleminin, "...Kadıköy Suadiye Mah. Plaj Yolu Sok. 71 pafta, 306 ada, 12 parsel sayılı 10 kapı nolu yerde ... tarafından yapılan binanın ruhsata aykırı olarak inşa edildiği, 10/03/2005 tarih ve 19/4-B sayılı Encümen Kararında belirtilen yıkıma esas teşkil eden ruhsata aykırılıklarının giderilmediği, iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin yönetmelik hükümleri uyarınca bulunması gereken şartları taşıyıp taşımadığının araştırılmadığı, mevzuata aykırı olarak ruhsat verildiği, böylelikle 26/05/2006 tarih ve 26/286 sayılı içkisiz istirahat ve eğlence yeri ruhsatında imzası bulunan Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı şüpheli Gürsel Tekin"in görevini kötüye kullandığı.." şeklinde izah edildiği, sanık hakkında yargılama yapan Kadıköy (Kapatılan) 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/12/2008 tarihli ve 2007/950 esas, 2008/541 sayılı kararı ile sanığın gerçeğe aykırı şekilde işyeri açma ruhsatı verdiğinden dolayı, üzerine atılı bulunan eylemin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gerekçesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/2 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması gerektiğinden bahisle Kadıköy (Kapatılan) Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği ve anılan kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, dolayısıyla gerek, bahse konu iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil gerekse, iddianame yerine geçen görevsizlik kararında belirtilen gerekçe ve sevk maddeleri karşısında, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan dolayı açılmamış bir kamu davasından söz edilmesinin olanaklı olmadığının gözetilmemesinde,
    2- Dosyada mevcut, 27/05/2008 tanzim tarihli bilirkişi heyeti raporu ile de tespit edildiği üzere, suça konu yere ilişkin olarak Kadıköy Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğünün 02/11/2004 tarihli ve 45 sayılı yapı tatil tutanağına istinaden Kadıköy Belediye Encümeninin 10/03/2005 tarih ve 19/4-A ve 19/4-B sayılı kararı ile suça konu yerde bir ve ikinci bodrum katlarda 269,1 metrekare, üçüncü bodrum katta ise 50,4 metrekare olmak üzere, toplam 319,5 metrekare ruhsata aykırı olarak ilave yapıldığı gerekçesi ile yıkım ve para cezası verildiği, ruhsat sahibinin 12/05/2006 tarihli yeni başvurusu üzerine, sanık tarafından tek imzalı olacak şekilde, bila tarihli ve bila sayılı “Faaliyeti uygun görülmüştür.” ibaresine yer veren ruhsat denetleme raporu tanzim edip, bu belgeye dayalı olarak 26/05/2006 tarihli ve 2006/286 sayılı içkisiz istirahat ve eğlence yeri işletme ruhsatını imzalayarak, ruhsat koşulları gerçekleşmeyen işyerine gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek suretiyle ruhsat verdiği, dolayısıyla üzerine atılı bulunan resmî belgede sahtecilik suçunu işlediği konusunda şüphe bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
    Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    A) (1) no‘lu Kanun Yararına Bozma talebine yönelik olarak yapılan incelemede;
    Resmi belgede sahtecilik suçu TCK‘nin 204. maddesinde;
    “(1)Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2)Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
    Bu düzenlemeye göre resmi belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Resmi belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmi belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmi belgenin kullanılması durumunda suç oluşur.
    Maddenin ikinci fıkrasında, resmi belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmış ve daha ağır bir yaptırıma bağlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesinin yanı sıra, suçun konusunu oluşturan belgenin kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olması gerekir. Kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi veya bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi halinde, bu fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşmaktadır.
    Maddenin üçüncü fıkrasında, suçun konusunu oluşturan resmi belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması halinde cezanın yarı oranında artırılması hükme bağlanmıştır.
    TCK‘nin 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu ise; kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi ve bu aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetiyle sonuçlanmış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir kazanç sağlaması ile oluşmaktadır. Failin yaptığı görevin gereklerine aykırı davranış tek başına suçun oluşması için yeterli değildir. Ayrıca, kişilerin mağduriyetine veya kamu zararına neden olması ya da kişilere haksız kazanç sağlaması gereklidir. Bu nedenle, eylemin bu unsurlardan en az birine yol açıp açmadığının da araştırılması zorunludur.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 13.03.2012 tarih ve 3/270-88 sayılı kararında belirtildiği üzere; Ceza Muhakemesi Hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nin 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanun"un 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir. CMK"nin 225. maddesinde yer alan; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir” şeklindeki düzenleme gereğince de, hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir. Bu itibarla; iddianame ayrıntılı olmalı, şüpheliye isnat edilen eylemlerin nelerden ibaret olduğu hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek şekilde açık bir biçimde belirtilmelidir. Sanık sorgusundan önce iddianame okunduğunda üzerine atılı suçun ne olduğunu anlamalı ve buna göre savunmasını yapabilmeli, kanıtlarını sunmalıdır. Yüklenen suç belirsiz olmamalı, açık ve net olarak belirlenmeli, savunma hakkı kısıtlanmamalıdır. Ayrıca mahkemenin iddianamede belirtilen eylemin suç olup olmadığını, suç oluşturuyor ise hangi suçu oluşturduğunu isabetli bir şekilde takdir edebilmesi için, iddianamede anlatılan eylemin açık ve anlaşılır olması gerekmektedir.
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun Dairemizce de benimsenen 21.02.2012 tarih ve 4/570-51 sayılı kararında açıklandığı üzere; soruşturma evresinde elde ettiği kanıtlardan ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, CMK"nin 225/1. maddesi uyarınca düzenlediği iddianame ile kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık, iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve kanıtlarını sunabilmelidir. İddianame, sanığa isnat edilen ve suç sayılan maddi fiilleri açıkça göstermeli, hukuki nitelendirmesi yapılan fiilin kanunda karşılığı olan suç ve cezası hakkında bilgi içermelidir. İsnat edilen suçun dayanağı olan maddi olaylar hakkında savunmasını yapabilecek şekilde sanığın bilgilendirilmemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6/3-a. maddesinin ihlaline de yol açacaktır. Bu sebeple, bir olayın açıklanması sırasında başka bir olaydan söz edilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermeyecek, dava konusu yapılacak eylemin iddianamede bağımsız olarak anlatılması ve sevk maddesinin belirtilmesi gerekecek, ancak yargılama sonucunda elde edilecek deliller ışığında, CMK‘nin 225/2. maddesi gereğince mahkeme fiilin nitelendirilmesi hususunda, iddianame ve savunmalarla bağlı olmayacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık hakkında, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.10.2007 tarih ve 2007/13600 Soruşturma-2007/10598 Esas sayılı iddianamesi ile “Kadıköy Suadiye Mah. Plaj Yolu Sok. 71 pafta, 306 ada, 12 parsel sayılı 10 kapı nolu yerde ... tarafından yapılan binanın ruhsata aykırı olarak inşa edildiği, 10/03/2005 tarih ve 19/4-B sayılı Encümen Kararında belirtilen yıkıma esas teşkil eden ruhsata aykırılıklarının giderilmediği, iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin yönetmelik hükümleri uyarınca bulunması gereken şartları taşıyıp taşımadığının araştırılmadığı, mevzuata aykırı olarak ruhsat verildiği, böylelikle 26/05/2006 tarih ve 26/286 sayılı içkisiz istirahat ve eğlence yeri ruhsatında imzası bulunan Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı şüpheli Gürsel Tekin"in görevini kötüye kullandığı iddia, şüphelinin savunması, tutanaklar ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından” bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257/1 ve 53. maddeleri gereğince “Görevi Kötüye Kullanma” suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış,
    Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.12.2008 tarih ve 2007/950 Esas-2008/541 Karar sayılı kararı ile sanığın eyleminin TCK’nin 204/2. maddesi uyarınca “Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği” suçuna vücut verebileceği değerlendirilerek dosya görevsizlik kararı ile Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
    İhbarnameye konu edilen İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12.06.2017 tarih ve 2016/350 Esas-2017/252 Karar sayılı kararı ile de “...sanık hakkında düzenlenen iddianamede, resmi belgede sahtecilikten bahsedilmediği, bu eylem nedeniyle cezalandırılma istenmediği, CMK 225 maddesinde " hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir" dendiği, Yargıtay kararları göz önünde bulundurulduğunda bir olayın açıklanması sırasında başka bir fiilden bahsedilmesinin, o konuda da dava açıldığı anlamına gelmediği, somut olayda herhangi bir resmi belgede sahtecilik suçundan bahsedilmediği, sanık hakkında TCK"nin 257/1. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açıldığı, Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinin iddianamedeki fiille bağlı olması gerekirken bunu aşarak CMK"nin 225. maddesine uygun hareket etmeyip, TCK"nin 204/2. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle görevsizlik kararı vererek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği” şeklinde tespitte bulunulduktan sonra, dosya kapsamında elde edilen deliller değerlendirilerek, “...heyetimizin CMK"nin 225 maddesi gereğince iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ile bağlı olduğu, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmadığı, TCK"nin 257/1. maddesi gereğince cezalandırılması yönünde kamu davası açıldığı, sanığın söz konusu görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine dair dosyada her türlü şüpheden uzak kesin, yeterli delil elde edilemediği, ceza yargılamasında asıl olanın maddi hakikatin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkarılması olduğu, savunmanın aksinin kati delillerle ispatlanamadığı” gerekçesiyle CMK’nin 223/2-e. maddesi gereğince sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.10.2007 tarih ve 2007/13600 Sr.-2007/10598 Esas sayılı iddianamesinde, dava konusu edilen maddi olay ile inceleme konusu İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12.06.2017 tarih ve 2016/350 Esas-2017/252 Karar sayılı ilamına konu maddi olay; Kadıköy Suadiye Mahallesi Plaj Yolu Sokak 71 pafta, 306 ada, 12 parsel sayılı 10 kapı nolu yerde ... tarafından yapılan binanın ruhsata aykırı olarak inşa edilmesi nedeniyle, 10.03.2005 tarih ve 19/4-B sayılı ruhsat iptaline ilişkin encümen kararında belirtilen ruhsata aykırılıkların giderilip giderilmediği ve işyerinin İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümleri uyarınca bulunması gereken şartları taşıyıp taşımadığı araştırılmadan, mevzuata aykırı olarak 26.05.2006 tarih ve 26/286 sayılı İçkisiz İstirahat ve Eğlence Yeri Ruhsatının sanık tarafından düzenlenmesinden ibaret olup, bu anlatım içerisinde, yukarıda açıklanan resmi belgede sahtecilik suçunun seçimlik hareketleri bulunmamaktadır. Buna göre de Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.10.2007 tarih ve 2007/13600 Sr.-2007/10598 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçundan açılmış bir davadan söz edilmesi mümkün olmadığı ve CMK"nin 309. maddesi uyarınca Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemiyle sınırlı inceleme yapılması gerektiği cihetle, İstanbul Anadolu 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 12.06.2017 tarih ve 2016/350 Esas-2017/252 Karar sayılı dava dosyasında Resmi Belgede Sahtecilik suçundan açılan bir kamu davası bulunmadığı yönündeki kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden ihbarnamedeki 1. nolu Kanun Yararına Bozma isteminin REDDİNE,
    B) (2) no‘lu kanun yararına bozma talebine yönelik olarak yapılan incelemede ise;
    5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini de açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir. CMK‘nin 309. maddesi uyarınca, kanun yararına bozma yasa yolu incelemesinde, ilgili Yargıtay dairesi taleple bağlı olduğundan bu talebin dışına çıkılarak karar verilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle somut olayda sanık hakkında “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği“ suçundan dava açılmadığı kabul edildiğinden, sanığın kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişen ihbarnamedeki (2) nolu bozma düşüncesi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, mahalline gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 30.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi