4. Hukuk Dairesi 2014/3768 E. , 2015/894 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2013/189-2013/763
Davacı R.. E.. vekili Avukat Ali tarafından, davalı İ.. B.. aleyhine 16/04/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davalı tarafından yapılan basın açıklamalarında kullanılan sözler nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunulmuş; mahkemece, "...Bütün Türkiye"yi bölücü başı elinde oyuncak etmiştir. Bu haliyle Erdoğan birebir olmasa da masal kahramanı pinokyoyu andırmaktadır. Son on yılda Türkiye"de bir Tayyip ağzı oluştu. Tayyip ağzı annelere dil uzatma seviyesizliğine düşer...Erdoğan müptelası, şerefsizlik yaftasını göğsüne asan, küstah, aymaz, yalancının kıralı, müfterinin daniskası, terörist yanlısı....karanlığın sesi, çukurda, edepsiz, yalancı, emanete ihanet eden, münafık, arsız, vatana ihanet eden ve çirkef..." ifadelerinin, siyasi eleştiri kapsamı dışında olduğu ve davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu gerekçeleriyle yazılı biçimde karar verilmiştir.
Davacı, iktidar partisinin Genel Başkanı ve Başbakan; davalı ise, bir muhalefet partisinin Genel Başkan Yardımcısı sıfatını taşımaktadır. Dava konusu basın açıklamaları, davacının işlem, eylem ve beyanları nedeniyle yapılmıştır.
Anayasa"nın 25. maddesi uyarınca: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”
Anayasa"nın 90. maddesine göre usulüne uygun şekilde yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de kanun hükmünde sayılmaktadır.
AİHS"nin 10. maddesinde: “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir....” hükmü bulunmaktadır.
AİHM"nin 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında: “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu; 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız yada farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil; ama, ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya
da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu; bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu; 10. maddede açıklandığı gibi, bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini...” ifade edilmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 başvuru nolu ve 16354/06 başvuru nolu kararlarında da tekrar etmiştir.
Dava konusu basın açıklamaları, kamuoyunun gündeminde bulunan ve siyasi nitelik arzeden konulara ilişkin olup; açıklamaların bütünlüğü ve yukarıda gösterilen kurallar ile içtihatlar göz önünde tutulduğunda sert eleştiri niteliğindedir. Şu durumda, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeni söz konusu olup; davacı bakımından ise, kişilik haklarına haksız saldırı koşulu gerçekleşmemiştir. Mahkemece, istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/01/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı tarafından temyiz edilen hüküm, Dairemiz çoğunluğunca dava konusu ifadeler siyasi ve sert eleştiri olarak kabul edilerek, davanın tümden reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Davacı, dava tarihinde T.C. Hükümetinin Başbakanı ve Ak Parti Genel Başkanı, davalı ise, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteridir. Davalının 20 Mart 2013, 25 Mart 2013 ve 8 Nisan 2013 tarihli basın açıklamalarında geçen ifadeleri, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır.
Davalının 20 Mart 2013 günlü basın açıklamasındaki beyanları, tarafımca da siyasi ve sert eleştiri niteliğinde olup, çoğunluğun bu basın açıklaması ile ilgili bozma yönündeki kararına katılıyorum.
Buna karşın, davalının 25 Mart 2013 ve 8 Nisan 2013 tarihli basın açıklamalarındaki ifadelerini, hukuka aykırı ve davacının kişilik haklarına saldırı olarak kabul eden ilk derece mahkemesinin kararını isabetli ve yerinde bulduğumdan çoğunluğun bu basın açıklamalarını da siyasi ve sert eleştiri olarak kabul edip, hukuka uygunluk sınırları içerisinde gören gerekçesine ve bozma kararına ise katılmıyorum.26/01/2015