Esas No: 2019/5593
Karar No: 2019/9247
Karar Tarihi: 27.12.2019
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/5593 Esas 2019/9247 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararı
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
I) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER:
1- Sanık hakkında 11/01/2015 tarihinde işlediği iddia edilen, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
Tedbirin infazı esnasında sanığın yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesi ile TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararıyla, sanığın savunmasında denetimli serbestlik tedbirine aykırı davranmasına ilişkin beyan ettiği mazeretler yerinde görülerek, kovuşturma şartı olan yükümlülüklerine uymamakta ısrar etme şartının gerçekleşmediğinden bahisle “hüküm kurulmasına yer olmadığına” ve “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında yer alan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verildiği, kararın yasa yoluna başvurulmadan kesinleştiği,
2- Adalet Bakanlığının 05/07/2019 tarihli yazısı ile “1- 5271 sayılı Kanun"un 191/4. maddesinde yer alan “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde ve anılan maddenin 5. fıkrasında yer alan, "Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz." şeklindeki düzenlemeler karşısında; sanık hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 09/03/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa tebliğ edilerek denetime başlandığı, Kayseri Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/09/2015 tarihli denetim planının aynı tarihte, 16/09/2015 tarihli uyarı yazısının da 07/10/2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen sanığın 27/04/2016 tarihindeki "..." programının ikinci oturumuna katılmayarak denetim planına uymadığının tespiti üzerine denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, böylece hükümlünün denetimli serbestlik kapsamında belirlenen yükümlülüğü ikinci kez ihlâl ettiği ve bu hâlin ısrar niteliğinde olduğu anlaşılmakla, kamu davasına devamla esastan inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde,
2- Kabule göre de; 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde düzenlemeler karşısında, somut olayda mahkemesince açılan kamu davasında kovuşturma şartının gerçekleşmediği düşünülüyorsa dava hakkında durma kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde, isabet görülmediği” gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine,
Dairemizce 21/10/2019 tarihli ve 2019/2435 esas, 2019/6529 karar sayı ile "(1) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
Somut olayda, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine karar verilen sanık hakkında TCK’nın 191/4. maddesinde "kovuşturma şartı" olarak düzenlenen "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme koşulunun" gerçekleştiği gerekçesiyle kamu davası açıldığı, ancak yapılan yargılama esnasında sanığın yükümlülüklerine aykırı davranmasına ilişkin mazeretler beyan ettiği, sanığın bu savunmalarının da Mahkemece haklı görülerek delil değerlendirmesi kapsamında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından "kovuşturma şartı" olan "yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme koşulu" gerçekleşmeden kamu davası açıldığı kanaatine varıldığının anlaşılması karşısında, Mahkemenin takdiri ile delillerin değerlendirilmesine ilişkin hususlar “kanun yararına bozma” yoluna konu olamayacağından, “ısrar koşulunun gerçekleştiği ve sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi gerektiği” yönündeki (1) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
(2) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda olduğu gibi "kovuşturma şartının" gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, CMK’nın 223. maddesinde karar ve hüküm türleri arasında sayılmayan “hüküm kurulmasına yer olmadığına” dair karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, bununla birlikte mahkemece“dava açılmasının ertelenmesi kararına kalındığı yerden devam edilmesine” karar verilmiş olması karşısında, Mahkemece verilen kararın esasen “durma kararı” niteliğinde olduğu ve bu şekildeki bir yasaya aykırılığın 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin kıyasen uygulanması ile Dairemizce düzeltilmesinin mümkün olduğu değerlendirilerek kanun yararına bozma talebi bu yönüyle ve değişik gerekçeyle yerinde görülmüştür.
1- Sanık hakkında yargılamaya devam edilmesi gerektiği düşüncesine dayanan (1) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2- Kabule göre “durma kararı verilmesi gerektiği” düşüncesine dayanan (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; hüküm kurulmasına yer olmadığına dair Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, gerekçe ve hüküm fıkrasında yer alan “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklindeki ibarenin ÇIKARILMASINA, çıkarılan bu ibarenin yerine “kamu davasının durmasına” ibaresinin YAZILMASINA, hükmün gereklerinin bu şekilde yerine getirilmesine, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, Dairemizin bu kararına itiraz edilmiştir.
II) İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; "İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen uyuşturucu madde kullanmak suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararın Kanuna aykırı olduğundan bahseden ihbarname içeriği yerinde görülerek kanun yararına bozulması halinde, bozmanın 5271 sayılı CMK"nin 309/4-d maddesine göre yapılıp yapılmayacağına, başka bir ifadeyle bozma nedenine göre Yüksek Dairece yeniden karar verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; ... veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK"nin 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren ... veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren ... veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir. Özel Dairece, yeniden yargılama yasağı olduğu halde, daha az cezaya hükmedilmeyip ya da ceza kaldırılmayıp, hukuka aykırılığın giderilmesinin yerel mahkemeye bırakılması halinde, bu aşamada yerel mahkemenin vereceği karar yok hükmünde olacağından, hükümlü lehine sonuç doğuracak olan hukuka aykırılık da yasal olarak giderilmemiş olacaktır.
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren ... veya mahkemece yeni bir inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılmayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu maddede sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Kanuni düzenleme ile kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama belirlenirken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür. Bu nedenle somut olayda, öncelikle belirlenmesi gereken husus kanun yararına bozmaya konu kararın niteliğinin belirlenmesidir. Yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere, verilen karar "hüküm" niteliğinde ise CMK"nin 309/3. maddesinin "b", "c" veya "d" bentlerine göre kanun yararına bozma yapılacak, "karar" niteliğinde olduğu kabul edilirse aynı maddenin "a" bendi uyarınca kanun yararına bozmaya konu olacaktır. Yerel mahkemece verilen "hüküm kurulmasına yer olmadığına" ilişkin kararın "hüküm" olarak değerlendirilmesi kanaatimizce mümkün görülmemektedir.
Nitekim, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde mahkemece verilen kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları" birer hükümdür. Yine, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları’ da yasa yolu bakımından hüküm sayılır. Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır. Kaldı ki, talebe konu olan hükmün ancak mahkûmiyet hükmü olması halinde 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince kanun yararına bozma kararı verilebilecektir. Şöyleki, Yüksek Dairece CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma kararı verildiğinde, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına dairece karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Somut olayda, yerel mahkemece verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar mahkûmiyet hükmü olarak değerlendirilemeyeceğinden, kararın CMK"nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca kanun yararına bozulması mümkün değildir. Yüksek Dairece CMK"nin 309/4-d maddesi uyarınca verilen yeni kararın ise infaza esas ve kanun yoluna kapalı bir karar olması gerekirken, verilen "durma" kararı ise CMK"nin 223/8. maddesine göre bir hüküm olmayıp, itirazı kabil bir karardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin tarafından uyuşturucu madde kullanmak suçundan verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararı inceleyen Yüksek Dairece, ihbarname içeriği belirtilen kanun yararına bozma talebi kabul edildiğinden, 5271 sayılı CMK"nin maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca bozma kararı verilmesi gerekmektedir. Özel Dairece 5271 sayılı CMK’nin 309/4-a maddesi gereğince kanun yararına bozma kararı verilmesi gerekirken, aynı Kanun"un 309/4-d bendi uyarınca "kamu davasının durmasına" karar verilmesi usul ve Kanuna aykırı görüldüğünden olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.” denilerek Dairemizin kararının kaldırılması ve kanun yararına bozma talebinin CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kabulüne karar verilmesi istenilmiştir.
III) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kanun Yararına Bozma” başlıklı 309. maddesinin 1. fıkrasında “... veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.”; 4. fıkrasının (d) bendinde “Bozma nedenleri, ... Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklinde hüküm yer almakta olup,
Somut olayda kanun yararına bozulmasına karar verilen Mahkeme kararında “hüküm kurulmasına yer olmadığına” dair karar verilmiş olup CMK’nın 223. maddesinde bu şekilde bir karar ve hüküm türü bulunmadığı, her ne kadar Dairemizce bu kararın esasen CMK’nın 223. maddesinin 8. bendinde yer alan “durma” kararı niteliğinde olduğu ve CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin kıyasen uygulanması suretiyle, kanun yararına bozma talebine konu olan hukuka aykırılığın Yargıtay Ceza Dairesi tarafından düzeltilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde verilmiş olan kararın kaldırılıp Dairemiz tarafından “durma” kararı verilmiş ise de,
Dairemizce “durma kararı” mahiyetinde verildiği kabul edilen “hüküm kurulmasına yer olmadığı” kararı, davanın esasını çözmeyen bir karar olup bu nedenle CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan “Bozma nedenleri, ...223 üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren ... veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.” şeklindeki hükmün uygulanması gerektiği ve “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklindeki kararın Dairemizce kanun yararına bozulmasından sonra Mahkemece bozma kararı doğrultusunda yeni bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, (2) numaralı kanun yararına bozma talebine yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmüştür.
IV) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne,
2- Dairemizin 21/10/2019 tarihli ve 2019/2435 esas, 2019/6529 sayılı kararının (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yönünden KALDIRILMASINA,
3- Sanık hakkındaki hükmün (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yönünden incelenmesi:
Kabule göre “durma kararı verilmesi gerektiği” düşüncesine dayanan (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; hüküm kurulmasına yer olmadığına dair Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/01/2017 tarihli ve 2016/615 esas, 2017/27 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
27/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.