Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalının kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine noterden gönderilen ihtarname ile hesabın kat edildiğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek,davalının itirazının iptali ile alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı şirket ortaklığından ayrıldığını,dava dilekçesinde kredi sözleşmesinin tek olduğu belirtilmişse de kullandırılan kredinin iki adet olduğunu ve bunun hesap kat ihtarı ile icra takibinde açıklanmadığını,istenen faizin fahiş olduğunu, kredi sözleşmesinde kefaleti bulunan ... hakkında takip yapılmadığını, davacı bankanın bu kişiyi ibra ettiğini bildirdiğini,bu kefil hakkındaki ibranın diğer kefillerin de borçtan kurtulması anlamına geleceğini,Ürgüp İcra Müdürlüğü"nün 2008/232 sayılı dosyasından da aynı sözleşmeye ve ihtarnameye istinaden takip yapıldığını savunarak, davanın reddine ve %40"tan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalının kefil olarak imzası bulunan 30.01.2002 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında, takip konusu POS ödemelerinden kaynaklanan alacaktan söz edilmediği,6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 582. ve 583. maddeleri doğrultusunda, davalı kefilin açıkça, kredi sözleşmesine konu edilmeyen alacaktan sorumlu tutulamayacağı ve takibin İİK"nun 67. maddesi anlamında haksız olduğu, ancak davacının kötüniyetli sayılamayacağı gerekçesi ile davanın ve davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan 30.01.2002 tarihli genel kredi sözleşmesinin 3.1/e maddesi hükmüne göre, sözleşmenin her türlü kredi teminat ve bankacılık işlemini kapsadığının anlaşılması ve yine 14. maddesine göre ise müşteri tarafından verilecek teminatların her türlü alacağın (doğmuş ve doğacak) karşılığı olduğunun belirtilmesi karşısında, mahkemece, takip ve dava konusu POS ödemelerinden kaynaklanan alacağın, genel kredi sözleşmesi kapsamında olmadığı ve bu alacaktan davalının sorumlu tutulamayacağı şeklindeki gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.