18. Ceza Dairesi 2017/7427 E. , 2018/2631 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A) Sanığa yükletilen katılan ...’ya karşı hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunda; temel ceza doğrudan TCK"nın 125/3-a maddesi gereğince belirlenmemiş ve hükmün ikinci fıkrasında uygulanan kanun maddesi gösterilmemiş ise de, bu hususun sonuca etkili olmadığı,
TCK"nın 53/1-(b) maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesinin, infaz evresinde resen gözetilebileceği,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak;
TCK’nın 62. maddesinin uygulanması sırasında yapılan hesap hatası sebebiyle sonuç hapis cezasının 11 ay 20 gün yerine 1 yıl şeklinde fazla belirlenmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının tebliğnameye uygun olarak, uygulamaya göre sonuç hapis cezasının "11 ay 20 güne" indirilmesi biçiminde HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Diğer hükümlerin temyizine gelince;
1- Müşteki ...’a karşı hakaret suçundan kurulan hüküm yönünden, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda; müşteki ...’a karşı sanığın "Sen kimsin beni içeriye almıyorsun, lan" şeklindeki sözünün muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi,
2) Katılan ...’ya ve müşteki ...’a karşı tehdit suçlarından kurulan hükümlerde; sanığın kendisine ait araç ile nizamiyeye giriş yapmak istediği, müşteki..."in içeriye giremeyeceğini söylemesi üzerine aralarında geçen konuşma sırasında müşteki...’e ve olayın devamında katılan ...’a hitaben “sen öldün, seni geberteceğim” ve “seni öldüreceğim" şeklindeki sözlerin bir bütün halinde, zincirleme görevlerini yaptırmamak için direnme niteliğinde olduğu gözetilmeden, tehdit suçundan ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurulması,
4) Kabule göre de;
a) Somut olayda sanığın önce katılan ...’ya hemen akabinde de, müşteki ...’a karşı işlediği tehdit eyleminde, muhataplara yönelik tehditlerinin aynı yer ve zamanda, aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmesi nazara alındığında, hukuken bir bütün halinde tek bir tehdit fiilini oluşturduğu ve TCK’nın 43/2. maddesinde düzenlenmiş bulunan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşulları tartışılmadan, mağdur sayısınca uygulama yapılması,
b) Müşteki ...’a karşı hakaret suçunda TCK’nın 62. maddesinin uygulanması sırasında yapılan hesap hatası sebebiyle sonuç hapis cezalarının 11 ay 20 gün yerine 1 yıl şeklinde fazla belirlenmesi,
c) TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması,
d) TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27/02/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.