Esas No: 2019/9232
Karar No: 2019/9239
Karar Tarihi: 27.12.2019
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/9232 Esas 2019/9239 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Adalet Bakanlığının, 29/11/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ..."ın mahkûmiyetine dair İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas, 2018/732 sayılı kararı ile İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas, 2018/283 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/12/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 04/12/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 29/12/2014 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği,
2- Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından tedbirin infazına başlamaması gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre MERNİS adresine tebliğ edildiği, ancak sanığın kuruma hiç müracaat etmeyip tedbirin infazına başlamaması üzerine erteleme kararı kaldırılarak, 17/04/2015 tarihli iddianameyle dava açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/07/2015 tarihli ve 2015/400 esas, 2015/505 sayılı kararıyla sanığın TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 04/09/2015 tarihinde kesinleştiği,
4- Daha sonra sanığın 04/10/2017 tarihinde işlediği iddia edilen “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda, 29/11/2017 tarihli iddianameyle TCK’nın 191/6. maddesi uyarınca kamu davasının ertelenmesine karar verilmeden kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama sonucunda İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas, 2018/283 sayılı kararıyla sanığın TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 51. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine karar verildiği, hükmün usulüne uygun olarak tefhim edildiği ancak yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine önceki suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanmasının ihbar edildiği,
5- Hükmün açıklanmasına yönelik ihbar üzerine, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas, 2018/732 sayılı kararıyla hüküm açıklanarak, sanığın TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "A- İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas ve 2018/732 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
1- Sanık ... hakkında 04/12/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29/12/2014 tarihli kamu davası açılmasının ertelenmesi kararının ve yine anılan sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05/01/2015 tarihli ve 2014/12029 DS sayılı çağrı yazısının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca sanığın mernis adresine doğrudan tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkındaki söz konusu kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının ve İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05/01/2015 çağrı yazısının doğrudan mernis adresine tebliğe çıkartıldığı, dolayısıyla yapılan 2 tebligatın da geçerli sayılamayacağı,
2- Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05/01/2015 tarihli ve 2014/12029 DS sayılı çağrı yazısının 23/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 18/02/2015 tarihli ve 2014/12029 DS sayılı kararı ile dosya kaydının kapatılmasına karar verilmiş ise de; tek başına bu durumun ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı esasen denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerektiği anlaşılmış olup,
Açıklanan sebeplerle, mahkemesince kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesinin gerektiğinin gözetilmemesinde,
B- İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas ve 2018/283 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
Sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/07/2015 tarihli ve 2015/400 esas, 2015/505 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini müteakip, denetim süresi içinde 04/10/2017 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas, 2018/283 sayılı mahkûmiyet hükmünün kesinleştiğinden bahisle hükmün açıklanması için ihbarda bulunulması üzerine, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas ve 2018/732 sayılı kararıyla hüküm açıklanarak sanığın mahkûmiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında,
04/12/2014 tarihli ilk suça ilişkin olarak, 5237 sayılı Kanun"un 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan “ısrar” koşulunun gerçekleşmediğinin kabul edilmesi durumunda, bu kez 04/10/2017 tarihli ikinci suçun, anılan Kanun"un 191/5. maddesi uyarınca ilk suçtan verilen 29/12/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının ihlâli niteliğinde sayılması gerekeceği ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı gözetilmeden, 04/10/2017 tarihli ikinci suça ilişkin olarak ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yürütülerek yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas, 2018/732 sayılı kararı ile İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas, 2018/283 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas ve 2018/732 sayılı kararına yönelik talebin incelenmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun;
10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (…) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
21. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında;
“Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklinde düzenlemeler yer aldığı,
İnceleme konusu olayda, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebligatlarının sanığın bilinen son adresine tebliğe gönderildiği, ancak tebligat tarihinde adresin kapalı olduğu ve tebliğ yapılabilecek kimsenin bulunmadığının tespit edilmesi üzerine, sanığın MERNİS adresinin bilinen son adresiyle aynı olması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrası ile 21. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında belirtilen usule göre tebliğ yapılmasının yasaya aykırı olmadığı,
Bununla birlikte, her ne kadar sanık, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğine rağmen 10 gün içinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurmamışsa da, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakla ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, buna rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde de sanık hakkında kamu davasının açılmasının gerektiği, ancak somut olayda "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği, dolayısıyla kamu davası açılma koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında kamu davası açıldığı,
Ayrıca, erteleme kararında itiraz kanun yolunun gösterilmediği anlaşıldığından, bu usulsüzlüğü ortadan kaldırmak için, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiği, anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas ve 2018/283 sayılı kararına yönelik talebin incelenmesi:
Yukarıda açıklandığı üzere 04/12/2014 tarihli ilk suça ilişkin kamu davasının açılmasının ertelenmesine kararında sanığa itiraz hakkının gösterilmemiş olması ve ısrar şartının gerçekleşmemesi nedeniyle, yasaya uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik süreci bulunmadığı, bu nedenle de ilk suç bakımından verilmiş olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak dava açılmasının yasaya aykırı olması nedeniyle durma kararı verilmesi gerektiği anlaşıldığından, 04/10/2017 ikinci suç bakımından açılmış olan davanın da ilk suça ilişkin davayla birleştirilmesine karar verilerek davaların birlikte görülmesi gerektiği anlaşılmış olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/10/2018 tarihli ve 2018/536 esas, 2018/732 sayılı kararı ile İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli ve 2017/1193 esas, 2018/283 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 27.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.