12. Hukuk Dairesi 2016/11673 E. , 2017/3797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından borçlular ... A.Ş. ve ... Ltd.Şti. hakkında genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte borçluların süresinde yetkiye ve borca itiraz ettikleri, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1086 Sayılı HUMK"nun 22. maddesinde; tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, buna göre tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki sözleşmesi yapabilecekleri düzenlenmiş bulunmakta idi.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırdedilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.
Söz konusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da yetki sözleşmesi yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişilerden olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
HMK"nun 448. maddesi gereğince bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı ilkesi de dikkate alındığında yetki itirazının takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK"nun 17. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), icra takibi yapılabilir.Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HMK.7.md.)
Somut olayda ... Ltd.Şti."nin adresinin ... Cad. ... ...... ... olduğu borçlu olarak gösterilen ... A.Ş"nin adresinin ise ... Cad.... ... .../... olduğu, bu adreslere ödeme emrinin tebliğ edildiği görülmektedir. Takibe konu belgelerde ... İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, takip tarihi (11.05.2015) itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK"nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersizdir.
Bu durumda mahkemenin, borçlu ... A.Ş. yönünden adresi itibariyle ... ... İcra Daireleri yetkili olup itirazın kaldırılması talebinin reddi kararı isabetlidir.
Borçlu ... Ltd.Şti. yönünden ise alacaklı ile ... Ltd.Şti. arasında imzalanan 27/12/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat başlıklı sözleşmede ... Mahkemelerinin ve İcra Müdürlüklerinin yetkili icra müdürlüğü olarak kararlaştırılmış ise de yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca yetki sözleşmesi geçersizdir. Ancak bu borçlu yönünden ikametinin bulunduğu yer olan ... İcra Dairesi yetkili olup, yetki itirazının kaldırılması ve borca itirazın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.