23. Hukuk Dairesi 2016/850 E. , 2016/2425 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin asıl ve birleşen davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davalının, müvekkili kooperatifin yönetim kurulu eski başkanı olduğunu, kooperatif başkanı olduğu 2008-2009 yıllarında fazladan aldığı maaş miktarı olan 39.000,00 TL ve işlemiş faizi 8.863,65 TL olmak üzere toplam 47.863,65 TL"nin tahsili için davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğü"nün ... E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, kooperatifin kredi dağıtımının durduğu dönemde kooperatif başkanlarının maaş almasının genelgelere göre mümkün olmadığını, bu nedenle itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 oranında icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, duruşmalarda davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllar davalı kooperatifte yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı yaptığını, 06.03.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında azledildiğini, yeni yönetim kurulu seçildiğini, müvekkilinin başkanlık yaptığı dönemde aylık maaş aldığını, azledildiği tarih itibariyle birikmiş olan 4 aylık maaşının ödenmesini talep ettiğini, yeni yönetimce talebinin kabul edilmemesi üzerine, 8.600,00 TL asıl alacağın tahsili için ..Müdürlüğü"nün ... E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı kooperatifçe takibe itiraz edildiğini, müvekkilinin maaşının genel kurul kararı ile kabul edildiğini, bu nedenle itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 oranında icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, kooperatif yönetim kurulu başkanının alacağı maaşın Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği"nin genelge ile belirlediği sınırlar çerçevesinde kooperatif genel kurullarınca tespit edildiğini, 2009-18 sayılı ve 11.12.2009 tarihli genelgeye göre kooperatif başkanının maaş alabilmesi için kooperatifin faal durumda yani kredi dağıtabilecek durumda olmasının ön şart olarak belirlendiğini, ayrıca bir sonraki yıl ödenecek maaş miktarının bir önceki yıl dağıtılan maaş miktarına bağlandığı ve plasman miktarının dikkate alınması gerektiğinin hüküm altına alındığını, bu belirlemelere göre müvekkili kooperatifin 05.11.2009 tarihinden 25.03.2010 tarihine kadar kredi dağıtımının durduğunu, davacının icra takibine konu alacağının da bu döneme ilişkin olduğunu, ayrıca müvekkili kooperatifin 2009 yılı plasmanının 112.500,00 TL olduğunu, genelgeye göre 0-500,00 TL arası plasmana sahip kooperatiflerde başkana ödenecek aylık net maaşın 250,00 TL olabileceğini, yönetim kurulu başkanına aylık 2.500,00 TL ödenmesi yönündeki genel kurul kararlarının ve yönetim kurulu kararının anılan genelgeye aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada; davalının alacağı maaş miktarının kooperatifin 2008 ve 2009 yıllarında yapılan genel kurul toplatılarında kararlaştırıldığı, Merkez Birlik tarafından yayınlanan Genelgelerin genel kurulu bağlamayacağı, kooperatifin en üst karar alma organının genel kurul olduğu, bu nedenle davacı kooperatifin, davalıdan, genel kurul kararları uyarınca ödenen maaşın iadesini talep hakkının olmadığı, birleşen davada ise; davacının, kooperatifin kredi dağıtımı yapmadığı dönemde maaş almasının Genelge uyarınca mümkün olmadığı, bu nedenle kredi dağıtımı yapılan döneme ilişkin olarak 2.300,00 TL talep etme hakkı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile icra takibine yapılan itirazın 2.300,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada taraf vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Asıl davada davacı vekili ile birleşen davada taraf vekillerinin temyiz itirazları yönünden;
6100 sayılı HMK"nın 266/1. (1086 sayılı HMUK"nın 275.) maddesi, "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 282. (1086 sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmünü, HMK"nın 281. (HUMK"nın 283.) maddesi uyarınca hakimin bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır.
Mahkemece çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren halin varlığı kabul edilerek, asıl davada, mali müşavir bilirkişiden 20.09.2012 tarihli, hukukçu bilirkişiden 14.01.2014 tarihli raporların; birleşen davada, birleştirme kararı öncesinde hukukçu bilirkişiden 06.06.2011 tarihli raporun alındığı, somut dayanakları açıklanmaksızın, asıl davada 14.01.2014 tarihli raporun, birleşen davada ise 06.06.2011 tarihli bilirkişi raporunun yeterli ve denetime elverişli olduğu belirtilerek hükme esas alındığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, tarafların alacağının miktarı ve talep edilip edilemeyeceği hususlarında alınan üç ayrı raporda büyük farklılık olduğu ve birleştirme kararı sonrasında, asıl ve birleşen davalardaki talepler ve ileri sürülen iddialar çerçevesinde genel kurul kararlarının mahkemece iptal edilmedikçe tüm üyeleri bağlayıcı nitelikte olduğu da gözönünde bulundurularak, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan her iki davaya konu dönemler dikkate alınarak, mükerrer ödemeye yol açmayacak şekilde fazla ödeme ya da aksine birleşen davada talep edildiği gibi eksik bir ödemede bulunulup bulunulmadığı hususlarında, tarafların raporlara itizarlarını karşılayan, mevct bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gideren, raporlara katılma veya ayrılma sebeplerini somut dayanakları ile açıklayan, ayrıntılı gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre, asıl davada davalı vekili ile, birleşen davada taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
3- Kabule göre; birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK"nın 67/2. maddesi, "Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre ret veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir." hükmünü içermektedir.
Birleşen davada dava konusu edilen davacı alacağının miktarının, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK"nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle bu istemin reddine karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekili ile birleşen davada; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan taraflar yararına, BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekili ile birleşen davada taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, asıl dava yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık, birleşen dava yönünden karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.