10. Hukuk Dairesi 2019/129 E. , 2019/10056 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 17.11.2003 tarihinde kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 18.10.2008 - 18.03.2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirilerek icra takibi başlatıldığı, mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Mahkemece bozmaya uyulması sonucu artık bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. - 2008/632 K. ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. - 2010/87 K. sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur.
Dairemizin 20.102016 tarih, 2016/12280 E. - 2016/12665 K. sayılı bozma ilamında
Somut olayda, Mahkemece 31.05.2016 tarihli kararda, davanın reddine karar verildiği, kararın davacı Kurum vekilinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 20.10.2016 tarih, 2016/12280 E. - 2016/12665 K. sayılı ilamı ile bozulduğu; bozma ilamında “…öncelikle, davalı ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde medula sisteminde kayıtlarda görülen adresleri ile banka kayıtlarında yer alan adresleri tarihleri de sorulmak suretiyle araştırılmalı, bu yerlerde ikamet eden komşular (ihtilaflı dönemde, davacı ve eski eşin her bir ikamet adresindeki komşular) ayrı ayrı belirlenip kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla beyanına başvurulmalı, tanıkların beyanları arasında çelişki olursa bu çelişki giderilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması gerekmektedir.” şeklinde bozma nedenleri belirtilmiştir.
Dairemizin önceki bozma ilamlarında da belirtildiği gibi, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesidir. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, Mahkemece, uyulan bozma doğrultusunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mevcut delillerle karar verilmesi isabetli değildir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.