Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10669
Karar No: 2018/10104
Karar Tarihi: 10.05.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/10669 Esas 2018/10104 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/10669 E.  ,  2018/10104 K.

    "İçtihat Metni"

    .....

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik, hile (aldatma), ikrah (korkutma) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 2918 ada 11 parsel sayılı taşınmazı, yaşlılığı ve akıl zayıflığından faydalanan davalının, ölümle tehdit etmek suretiyle ve hileli yollarla elinden alıp adına tescil ettirdiğini, okuma yazma bilmediği gibi akit tarihinde 75 yaşında olmasına rağmen devir esnasında sağlık raporu aldırılmadığını, yapılan işlemin gerçek bir satış olmayıp satış bedeli de ödenmediğini, dava konusu taşınmazın yegane malvarlığı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, bilahare kısıtlanması üzerine vasisi yargılamaya katılmıştır.
    Davalı, dava konusu taşınmazın satışı konusunda davacıyla pazarlık yapıp anlaştıklarını ve 7.500-Tl kapora verdiğini, daha sonra 52.500-Tl yi de verip tapuyu üzerine aldığını, davacının taşınmazı boşaltmak yerine başkalarına kiraya vermesi nedeniyle davacıdan şikayetçi olduğunu, satış konusunda davacıyı tehdit etmediği gibi zor da kullanmadığını, işlem tarihinde davacının aklı başında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamalardaki beyanında, dava konusu taşınmazı davacıdan 60.000-Tl bedelle satın aldığını, 7.500-Tl sini kapora olarak ödeyip bir ay sonra 23.000-Tl ve tapu dairesinde de 30.000-Tl ödediğini beyan etmiştir.
    Mahkemece, 06.09.2011 işlem tarihinde davacının hukuki işlem ehliyetini haiz olduğunun anlaşıldığı, hile ve korkutma iddialarının ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    ./..






    Dosya içeriğinden; 1936 doğumlu olan davacının maliki olduğu 2918 ada 11 parsel sayılı, 261 m2 miktarlı, kargir ev ve arsa vasıflı taşınmazının tamamını bizzat 06.09.2011 tarihinde 29.000-Tl bedelle davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, yargılamanın seyri sırasında Türk Medeni Kanunu 405. maddesine göre kısıtlandığı ve vasi olarak atanan kızı Fadime’nin bilahare yargılamaya katıldığı, ehliyetsizlik iddiasına ilişkin olarak ... İhtisas Kurulundan alınan 20.11.2013 tarihli rapora göre, davacının işlem tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğunun saptandığı, vesayet dosyasında alınan rapor ile ...... İhtisas Kurulunun raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla bu kez Ad....nel Kurulundan alınan 18.12.2014 tarihli rapora göre de, davacının 06.09.2011 işlem tarihinde hukuki işlem ehliyetini haiz olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Davacı tarafından ehliyetsizlik iddiasının yanı sıra hile (aldatma), ikrah (korkutma) hukuksal nedenlerine dayanılmış, ancak mahkemece hile (aldatma) ve ikrah(korkutma) iddiaları yönünden yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir.
    Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Hemen belirtilmelidir ki, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 37. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 29.) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. (BK"nin 30.) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan(ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız(hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı olmayıp korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih veya zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK"nin 39. m.). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.



    ../...






    Hal böyle olunca, mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda tarafların delillerinin eksiksiz toplanması, davacının dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayanması ve bilahare tanıklarının isimlerini bildirmesi karşısında tanıklarının dinlenilmesi, delil olarak dayandığı ve davalıdan şikayetçi olduğunu beyan ettiği savcılık dosyası ve açılmış ise ceza dosyasının getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek davanın reddi doğru değildir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi