Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8283
Karar No: 2018/10101
Karar Tarihi: 10.05.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/8283 Esas 2018/10101 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/8283 E.  ,  2018/10101 K.

    "İçtihat Metni"

    .....

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda yerel mahkemece davanın tazminat isteği yönünden kısmen kabul- kısmen reddine, iptal tescil isteğinin reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan .....maliki olduğu 490 ada 25,27,28 parsel sayılı taşınmazları davalı torununa mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini, bu parsellerin imar uygulaması ile 6107 ada 2 parsel sayılı taşınmaza dönüşüp, daha sonra belediye ile yapılan trampa işlemi ile bu yerin belediyeye geçip ilgili belediyeden davalının 6701 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 47 no’lu bağımsız bölümü edindiğini, temlik sırasında öğrenci olan davalının alım gücünün bulunmadığı gibi murisin de satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek davalının trampa sonucu edindiği bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile toplam 40.625-Tl tazminatın davalıdan tahsilini istemişler, 26.12.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, öncelikle dava konusu 47 no’lu mesken nitelikli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescili isteğini tekrar etmişler, olmadığı taktirde 47 no’lu bağımsız bölümün dava tarihindeki değerinden miras paylarına isabet eden toplam 77.187,50-Tl tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, olmadığı taktirde imar sonucu oluşan 6107 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, bu da olmadığı taktirde imar öncesi 25,27,28 no’lu parsellerin dava tarihindeki toplam değerlerinden miras paylarına isabet eden tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir.
    Davalı, çekişme konusu taşınmazı birikimleriyle ve borçlanmak suretiyle edindiğini, yapılan işlemin gerçek bir satış olup taşınmazı satın aldığı tarihte inşaat teknikeri olarak çalıştığını, taşınmazın alımında annesinin ve arkadaşlarının destek olduklarını, bedelin düşük gösterilmesinin tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

    ./..



    Mahkemece; mirasbırakanın zayıf durumda olduğunu düşündüğü davalı torununu koruma ve ileride onun bakım ve gözetiminden yararlanma amacıyla hareket ettiği, işlemin bağış amacı taşıyıp muvazaalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle harcı ikmal edilen değer nazara alınmak suretiyle tazminat isteğinin kısmen kabulüne, muris tarafından temlik edilen davaya konu taşınmazların 3.kişiye devredildiği gerekçesiyle iptal tescil isteğinin reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan......1930 doğumlu olup 18/07/2011 tarihinde öldüğü ve geriye davacı eşi .....ile davalı torunu....babası olan dava dışı ....’nın mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu 490 ada 25 parsel sayılı, 230 m2 miktarlı, kargir ev vasıflı taşınmazdaki 42/64 payını 13/11/2006 tarihinde satış suretiyle dava dışı ....., onun da 10.01.2007 tarihinde satış suretiyle mirasbırakanın torunu olan davalı ...’e temlik etiği, dava konusu 490 ada 28 parsel sayılı 68,50 m2 miktarlı, kargir ev vasıflı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken bizzat hareketle 18/04/2005 tarihinde satış suretiyle davalı torununa temlik ettiği, dava konusu 490 ada 27 parsel sayılı taşınmazın ise tapu kaydına göre, dava konusu 28 ve dava dışı 29 parsel sayılı taşınmazların müşterek methali olduğu, dava konusu parsellerin 24/01/2008 tarihli imar uygulaması ile 6107 ada 2 parsel sayılı taşınmaza dönüştüğü ve imarla oluşan bu parselde 14172/162064 payın davalı adına tescil edildiği, davalının bu parseldeki bir kısım payını dava dışı kişiye sattığı ve uhdesinde kalan 2543/40516 payını, davaya konu olmayan 6116 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 506/178541 payı ile birlikte 16/03/2009 tarihinde trampa yolu ile dava dışı Melikgazi Belediyesine temlik edip aynı işlemle anılan belediyeden 6701 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 47 no’lu bağımsız bölümü trampa yolu ile edindiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

    ../...






    Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; taraf beyanları ile tanık anlatımlarından anlaşıldığı ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, 1986 doğumlu davalının baba ve annesinin uzun süre ayrı yaşadıkları ve nüfus kayıtlarına göre de 2013 yılında boşandıkları, davalı ve annesi ile 1987 doğumlu kız kardeşinin mirasbırakan ve davacı ... ile birlikte yaşamlarını sürdürdükleri, davacı ...’nin davalının babaannesi olup dava tarihinden sonra da davalı ile birlikte yaşamaya devam ettiği, mirasbırakanın, davalı torunu ile adeta babası gibi ilgilenip sevgi gösterdiği, dava konusu taşınmazların davalıya temlikinde gerçek irade ve amacının davacılardan mal kaçırma olmayıp, birlikte yaşadığı davalı torununu koruyup gözetme iradesini taşıdığı anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi