1. Hukuk Dairesi 2015/8427 E. , 2018/10100 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen dava sonunda, yerel mahkemece verilen görevsizlik kararı davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, Türk Medeni Kanunu 594. maddesine göre taşınmazların Hazineye intikali isteğine ilişkindir.
Davacı,..... Müdürlüğüne verdiği dilekçesinde, aynı köyde ......simli kişi adına kayıtlı 416 parsel sayılı taşınmazı üzerine ev yapmak suretiyle 30-34 yıldır kullandığını, köyde .....isimli birinin hiç yaşamadığını bildirerek taşınmazın Hazineye intikal ettirilerek satışını istediğini, bunun üzerine yapılan araştırma sonucu taşınmazın bulunduğu köyde.....isimli bir kişinin yaşamadığının ve mirasçısının da bulunmadığının belirlendiğini, yapılan tapu kaydı taramasında aynı şahıs adına kayıtlı 681 parsel sayılı taşınmazın da bulunduğunun görüldüğünü ileri sürerek, Türk Medeni Kanunu 594. maddesine göre, ......adına kayıtlı 416 ve 681 parsel sayılı taşınmazların Hazineye intikalini istemiştir.
Mahkemece; malvarlığına ilişkin davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 2. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 594. maddesinde, mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçılarının tamamı bilinmiyorsa, sulh hukuk hakiminin uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içerisinde mirasçılık sıfatını bildirmeye davet edeceği, ilan süresinde kimsenin başvurmaması halinde ve sulh hukuk hakiminin mirasçı tespit edememesi durumunda miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere mirasın devlete geçeceği düzenlenmekte olup anılan yasal düzenlemeye göre sulh hukuk mahkemeleri özel yetkili kılınmıştır.
./..
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesinden de anlaşılacağı üzere “aksine bir düzenleme bulunmadıkça” dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, Türk Medeni Kanunu 594. maddesindeki sulh hukuk mahkemesinin görevine ilişkin düzenlemenin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 2. maddesinde ayrık tutulan hallerden olduğu açıktır.
Somut olaya gelince, davacı, dava konusu 681 ve 416 parsel sayılı taşınmazların tespit maliki Mustafa Helvacı’nın, mirasçısız öldüğünü ileri sürerek TMK"nun 594.maddesi uyarınca anılan taşınmazların Hazine adına intikalini istemiş olup uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olduğuna göre, Mahkemece, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu yön göz ardı edilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
.....
-KARŞI OY-
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 594. maddesinden kaynaklanan, malvarlığının intikali, tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkin olup, hasım gösterilmeden sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır.
Mahkemece, davanın mal varlığına ilişkin olması nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu hususunda sayın çoğunluk ile aramızda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İhtilaf söz konusu davanın hasımsız olarak açılıp açılamayacağına ilişkindir.
Bilindiği üzere, kayyımın atanması, görev ve sorumluluklarını düzenleyen TMK"nın ilgili hükümleri ile 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümleri dikkate alındığında; ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla malvarlığına yönelik bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk vardır.
Somut olayda, tapu kaydının iptali istenen taşınmazın kadastro tutanağı incelendiğinde Mustafa Helvacı adına ölü olduğu belirtilmek suretiyle tespit yapıldığı, ayrıca dava konusu taşınmazdan başka yine ev ve arsa vasıflı 601 sayılı parselin de aynı kişi adına tespitinin yapıldığı görülmektedir. Bilindiği üzere yerleşim yerlerinde tespitin yapıldığı 1970 li yıllar nazara alındığında ev ve arsanın kimin olduğunun bilinmemesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Yapılan ilanlar üzerine kimsenin müracaatta bulunmaması, tapu malikinin mirasçılarının olmadığı anlamına gelmemektedir.
../...
Gerek TMK 588. maddesinden, gerekse 594. maddesinden kaynaklanan davalarda hakimin gerekli titizliği göstermesi ile ancak doğru sonuca ulaşılabilir. Yargılama usulüne yeterince uyulmaması, gerekli araştırmalar yapılmadan davanın kabulü halinde (hasım bulunmadığı için) kararın denetim makamı olan istinaf veya temyiz mercii önüne gelmesi mümkün olmayacaktır. “Mirasçısı çıkarsa sonra hazineden alsın” savunması elden çıkan taşınmazın geri dönmesinin güç ve masraflı, bazen de mümkün olmaması nedeniyle itibar edilebilecek bir argüman değildir.
İşte bu sakıncaların giderilebilmesi için kendisini mahkeme önünde savunma imkanı bulunmayan taşınmaz maliklerini temsil etmesi amacıyla “temsil kayyımlığı” müessesesi getirilmiştir. Somut olayda da söz konusu mahsurların önüne geçilebilmek için aynı TMK 588. maddesine ilişkin uygulama gibi,( Dairenin 2017/1391 E, 2017/1546 K sayılı 30.3.2017 tarihli ve bunun gibi bir çok emsal karar)mal varlığının kayyımla temsili yoluna gidilmek suretiyle hasımlı açılacak bir davada uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik şartı olan taraf teşkili sağlanmadan açılan davanın sulh hukuk mahkemesince reddedilmesi gerektiği kanaatıyla, bozma açısından sayın çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte bozma gerekçesi bakımından katılmıyorum.
ÜYE ...