8. Hukuk Dairesi 2018/11439 E. , 2021/1004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili; ... Merkez ... Mahallesi ... mevki 107 ada 45 parsel sayılı 425,36 m2 yüzölçümlü taşınmazın maliki olan Süleyman oğlu ..."nin hak ve menfaatlerinin korunması için 3561 sayılı Kanun hükümleri gereğince ... Defterdarının kayyım olarak tayin edildiğini, davalılar dava konusu 107 ada 45 parsel sayılı taşınmaza dört katlı bina yapması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 01.05.2007-01.05.2012 dönemi için davalılardan 2.000,00"er TL"nin 23.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taşınmaz üzerindeki binanın tamamının müvekkilleri tarafından yapıldığını, kural olarak da arsalardan herhangi bir kira geliri elde edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda T.C. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2014/13112 Esas, 2015/14864 Karar sayılı ilamı ile “Mahallinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak, çekişme konusu 45 parsel sayılı taşınmazda davacının, kayyım tayin edildiği paydaş adına tasarruf ettiği veya edebileceği bölümlerin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, kullandığı veya kullanabileceği bölümün bulunmadığının belirlenmesi halinde, kayyımla idare edilen yerler için intifadan men şartına gerek olmadığı da gözetilmelidir. Öte yandan çekişme konusu taşınmazın tapu sicil kaydında yazılı vasfı üzerinde de durularak, ecrimisil hesabı yönünden bilirkişilerden yukarıdaki ilkelere uygun, denetime elverişli rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme nedeniyle hükmün bozulmasına” karar verilmiştir.
Mahkemece; Yargıtay bozma ilamına uyarak davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile, 1.912,84 TL"nin davalı ..."dan 24.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, 1.912,84 TL"nin davalı ..."dan 24.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arası ecrimisil talebine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Somut olaya gelince; Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ancak bozma ilamı gerekleri yerine getirilmemiştir. Zira Yargıtay ilamında “çekişme konusu 45 parsel sayılı taşınmazda davacının, kayyım tayin edildiği paydaş adına tasarruf ettiği veya edebileceği bölümlerin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, kullandığı veya kullanabileceği bölümün bulunup bulunmadığının belirlenmesi" gerektiği belirtilmiştir. Ancak keşifte davacının, kayyım tayin edildiği paydaş adına tasarruf edebileceği, kullanabileceği bir bölümün bulunup bulunmadığı değerlendirilmeyerek hükmün gerekçesinde sadece davacı paydaşın kullandığı bir alanın olmadığı belirtilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle iken davacının, kayyım tayin edildiği paydaşın dava konusu taşınmazda payına karşılık gelen miktarda kullanabileceği bir bölümün bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 08.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
-