11. Ceza Dairesi 2016/3944 E. , 2018/8478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesi:
1-2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan açılan kamu davasında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
a)Sanığın savunmasında adı geçen İsmail Sarıkaya’nın, CMK"nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatılarak, tanık sıfatıyla dinlenmesi ve faturalar kendisine gösterilerek faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
b)İsmail Sarıkaya faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylediği takdirde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanığa veya İsmail Sarıkaya’ya ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
c)Faturalardaki yazı ve imzaların, İsmail Sarıkaya’ya ait olduğunun belirlenmesi halinde, bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulması ve dava açıldığı taktirde bu dava ile birleştirilmesi,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a)Sanık hakkında sahte fatura düzenleme suçundan kamu davası açıldığı, sahte fatura düzenleme ve sahte fatura kullanma suçlarından birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu gözetilmeden, kararın gerekçesinde kredili satışların sahte işlem olduğu kabul edilip, sanığın sahte fatura kullandığı belirtilerek hüküm kurulması suretiyle çelişkiye neden olunması,
b)Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenleme fiilinin zincirleme suç oluşturduğunun ve sanık hakkında TCK’nin 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
B) Defter ve belgeleri ibraz etmeme suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesi:
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 276. maddesi ile değişik 213 sayılı VUK’nin 359/a-2. maddesindeki 1 yıl olan hapis cezasının alt sınırının, 03.07.2009 tarih ve 27277 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle “18 ay” olarak değiştirildiği; suç tarihinde defter belge ibraz etmeme suçunun temel cezasının alt sınırının 1 yıl hapis olduğu ve bu haliyle sanığın lehine olduğu cihetle, uygulamalı yasa karşılaştırması yapılmadan, temel cezanın 18 ay hapis cezası olarak takdir edilmesi suretiyle denetimden yoksun hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Defter ve belgeleri ibraz etmeme suçu neticesinde oluşan herhangi bir somut maddi zarar bulunmadığı gibi, adli sicil kaydı bulunmayan, yargılama sürecindeki davranışları takdiri indirim nedeni kabul edilerek TCK’nin 62. maddesi uygulanan ve yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaate varıldığından hükmolunan hapis cezası ertelenen sanık hakkında “hazinenin zararını gidermediği için” şeklindeki yetersiz gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b)Mahkûm olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki yazılı hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 30.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.