13. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/36248 Karar No: 2016/80 Karar Tarihi: 05.01.2016
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/36248 Esas 2016/80 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2015/36248 E. , 2016/80 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı Bankanın ... Şubesinden kullanmış olduğu kredi nedeniyle yapılan haksız kesintilerin iadesi için adı geçen bankaya dilekçe ile başvurulmasına rağmen 27.12.2013 tarihli yazı ile reddedildiğini, bunun üzerine adı geçen banka şubesi aleyhine ...İcra Müdürlüğü"nün 2014/157 Esas sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalı/borçlunun yersiz ve de mesnetsiz kötü niyetli itirazları neticesinde takibinin durduğunu ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptaline, alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “takibe konu borç yargılamayı gerektirmekle icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 05/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.