9. Hukuk Dairesi 2014/35461 E. , 2016/6436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalıya ait bir şubede 12/09/2006-28/04/2012 tarihleri arasında sürücü-kurye ünvanı ile çalıştığını, en son ücretinin brüt 1.064,92 TL olduğunu, davacının fazla mesai ücretlerinin eksik ödendiğini ve tekrar hesaplanarak tarafına ödenmesi için Sakarya 5. Noterliği"nin 27/03/2012 tarih ve 9736 yevmiye numaralı ihtarname gönderdiğini, işyeri tarafından 17/04/2012 tarihinde bu talebinin kabul edilmediğinin yine ihtarname ile bildirildiğini, bu sırada davalı ... Kargo Yurtiçi ve Yurtdışı Taşımacılık Aş"nin şubeyi diğer davalı ..."e devrettiğini, davacının iş sözleşmesinin İş Kanunu"nun 17. maddesine göre feshedildiğini ileri sürerek; kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılaradan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalılar Vekilleri Cevaplarında Özetle:
Davalı ... Kargo Yurt İçi ve Yurt Dışı Taşımacılık A.Ş vekili; davacının, 21/09/2006 tarihli iş sözleşmesi ile müvekkilinin Marmara Bölge Müdürlüğü"ne bağlı Çarşı İrtibat Büro Müdürlüğü"nde "sürücü" pozisyonunda çalıştığını, ancak Çarşı İrtibat Bürosu"nun (işyerinin ) acentelik sözleşmesine istinaden tümüyle davalı ..."e devredildiğini, davacının iş sözleşmesinin işyeri devrinden sonra diğer davalı ... tarafından feshedildiği, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, tüm fazla çalışma ücretlerinin davacıya ödendiğini, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davada muhatabın sadece diğer davalı ... Kargo Yurtiçi ve Yurtdışı Taşımacılık A.Ş olması gerektiğini, müvekkilinin diğer davalı Şirket nezdinde yıllardır "müşteri hizmetleri temsilcisi" olarak çalıştığını, diğer davalı ... Kargo Yurtiçi ve Yurtdışı Taşımacılık A.Ş "nin bizzat kendi sevk ve idaresinde olan kargo şubesini davacı ve diğer işçilerle sorun yaşamaya başlayınca müvekkiline acentelik sözleşmesi yaparak devrettiğini ancak müvekkilinin işyeri üzerinde hakimiyetinin bulunmadığı gibi acentelik sıfatından kurtulduğu sırada dahi davalı Şirkette müşteri hizmetleri temsilcisi olarak görev yaptığını, müvekkilinin davalı Şirkete ait şubeyi sevk ve idare yetkisi bulunmadığını savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalılar arasındaki hukuki ilişkisinin muvazaalı olduğu, feshin haklı bir nedene dayandığının işverence ispatlanamadığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davalı ... Kargo Yurtiçi ve Yurtdışı Taşımacılık Aş vekilince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise 818 sayılı Borçlar Kanununun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK.’un 147. Maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Dosya içeriğine göre, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı açıkca belirtilmemiştir. Bu nedenle davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü gerekir. Davacı vekili bilirkişi hesap raporundan sonra 25.12.2013 tarihinde ıslah sureti ile alacakları arttırmış ve davalı vekili ise ıslaha karşı süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Hüküm altına alınan ve 06.06.2007-28.04.2012 tarihlerini kapsayan fazla mesai karşılığı ücret alacağı kısmi olarak istenen miktar dışlandığında 12.07.2013 tarihinden geriye doğru beş yıl dikkate alındığında zamanaşımına uğrayan kısmı bulunmaktadır. Mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.