1. Hukuk Dairesi 2021/1472 E. , 2021/2552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacılar, mirasbırakanları ...un 220 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 18 nolu bağımsız bölümü davalı ..."ye satış yoluyla devrettiğini, temlikin gerçek bir satış olmayıp mirasbırakanın ekonomik sıkıntılar nedeniyle dava konusu yeri davalı ..."un adına tapuda devrederek bankadan kredi çektiğini, kredi borcunu ise yine mirasbırakanın ödediğini ve borç bittiğinde dava konusu yerin tekrar mirasbırakan ..."ye devredileceği konusunda tarafların anlaştıklarını, ancak kredi borcunun ödenmesine karşın davalı ...’un taşınmazı iadeye yanaşmadığını, bilahare çekişmeli taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalı ..."e satıldığını öğrendiklerini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline, olmazsa tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, temliklerin gerçek satış işlemi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı tarafça yeminin eda edildiği ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "Hâl böyle olunca; öncelikle kredi ödemesine ilişkin dekontların okunabilir asıllarının ibrazının sağlanması, dekontların davacıların elinde bulunması hususu da gözetilerek delil başlangıcı niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi, bu nitelikte sayılması durumunda dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişme konusu taşınmazın inançlı işlem kapsamında davalıya devredildiği kanaatine varılması halinde, kredi borcunun kim tarafından ödendiği üzerinde durulmak suretiyle, bu aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 97. maddesindeki düzenleme de gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; tapu iptal tescil talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, davacıların murisi ... ile davalı ... arasında inançlı işlem bulunduğu anlaşılmış ise de son kayıt maliki "nın iyiniyetli olduğu savunması karşısında bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleme imkanı bulunmamaktadır.
Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
Hal böyle olunca; öncelikle tarafların delillerini yeniden değerlendirmek suretiyle son kayıt maliki ..."nın kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi halinde davacının ödemiş olduğu bedelin mahsubu ile kalan bedelin TBK"nın 97. maddesi gereğince depo edilmesi için davacı tarafa süre verilmesi bundan sonra tapu iptal ve tescil talebi hakkında hüküm kurulması, son kayıt maliki davalı ..."nın iyiniyetli olması halinde ise ...hakkındaki tazminat talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile açıklanan nedenlerle hükmün (6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.