11. Hukuk Dairesi 2016/9225 E. , 2018/2073 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...(KAPATILAN) 40.
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...(Kapatılan) 40. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24/06/2014 tarih ve 2014/94-2014/209 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davacı, birleşen davada davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, tarafların eşit hisse ile ... San. Ltd. Şti."nin ortakları olduğunu, davalının sahte imza ile kendini ... yıl süre ile temsilci atadığını, şirketi kendi çiftliği gibi kullanan davalının şirkete 700.000 TL borç vermiş gibi gösterdiğini, genel kurulları ve idari işlemleri zamanında yapmadığını, şirket kayıtlarını müvekkiline incelettirmediğini, temsil yetkisini kötüye kullandığını ileri sürerek davalının yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasını, şirkete kayyım tayinini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekkilinin davacıya ait hisseleri 1997 yılında satın aldığını, bir kısım sebeplerle hisselerin davacı üzerinde kaldığını, 08.01.2003 tarihinde davacının da katılımıyla müvekkilinin ... yıl süre ile müdür atandığını, sermaye arttırımına ihtiyaç duyulduğu halde davacının onay vermemesi nedeniyle müvekkilinin şirkete sermaye koyduğunu, şirketin kötü yönetildiği ve kayıtların davacının incelemesine sunulmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı şirketin eşit hisseli iki ortağının gerçek kişi taraflar olduğunu, davalı ortağın da katılımıyla müvekilinin şirkete temsilci atandığını, müvekkilinin davalı ortağın hisselerini satın almasına rağmen resmi devrin yapılmadığını, davalı ortağın kararlara katılmaması sebebiyle sermaye artırımlarının yapılamadığını, ortaklar arasındaki husumet bulunduğunu, şirket faaliyetlerinin devamına yönelik kararların alınamadığını, çalışan sayısının ve
net satışların düştüğünü, 2003 yılına kadar kâr eden şirketin o tarihten itibaren her yılı zararla kapattığını ileri sürerek davalı şirketin feshini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı ... vekili, davacının kendi kusuruna dayanarak fesih isteyemeyeceğini, davanın hakkın kötüye kullanılması mahiyeti taşıdığını savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen davanın davalısı vekili, 29.05.2014 tarihli duruşmada, müvekkilinin talebinin doğrultusunda şirketin tasfiyesini istemiştir.
Birleşen davada davalı şirket, savunma yapmamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, şirkete kayyım atanması talebine ilişkin asıl davada verilen hükmün bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleştiği, birleşen davanın davalısı şirketin yarı oranında hissedarları arasında şirketin gayesine ulaşmasına engel olacak şekilde huzursuzluk bulunduğu, fesih koşullarının oluştuğu, şirketin ortakları olan tarafların şirketin tasfiyesini istedikleri, bu durumda halin icabına göre feshin en uygun çözüm olduğu gerekçesiyle asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı, birleşen davada davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacı, birleşen davada davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl davada davacı, birleşen davada davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 42,60 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.