11. Hukuk Dairesi 2016/9478 E. , 2018/2070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19.02.2016 tarih ve 2015/590-2016/77 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve asli müdahil vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada hesap açtırdığını, bir süre sonra bu hesabına eşi ... ...ve eşinin anne babasını da ortak ederek müşterek hesaba dönüştürdüğünü, ortak hesap sahiplerinin bundan haberlerinin olmadığını, ... ..."ın açtığı boşanma davasında müvekkilinin tüm hesaplarına tedbir konulmasına karar verildiğini, bu kararın davalı bankaya ulaşması üzerine eşin ortak hesaptan haberdar olduğunu, müşterek hesap sahibi ... ..."ın talimatı ile bankanın hesaptaki parayı 5"e bölüp hesaptaki paranın 4/5"ine tekabül eden 238.391,90 USD"yi başka bir hesaba aktardığını, ardından da mevduatın müvekkilinin eşine ödendiğini, tüm hesaplar üzerine bloke konulduktan sonra hesaptan para aktarılmasının usulsüz olduğunu, bankanın kendisine tevdi edilen mevduatı özenle saklama yükümüne aykırı davrandığını, sözleşmede de bir hesap sahibi hakkında tedbir kararı verilmesi halinde hesap sahiplerinden hiç birine ödeme yapılamayacağının düzenlendiğini, davalının sözleşmeye ve güven kurumu niteliğine aykırı tutumu sebebiyle müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek 238.391,90 USD"nin paranın hesaptan çekildiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asli müdahil vekili, davaya müdahale talebinde bulunmuş ardından davaya muvaffakat verdiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili, tedbirin davacının hesapları üzerine konulduğunu, bu durumda müşterek hesaplarda hissesine düşen kısım için tedbirin uygulanacağını, müvekkilinin de bu şekilde işlem yaptığını, hakkında tedbir kararı verilmeyen şerikler hakkında da yapılacak uygulamanın haksızlığa yol açacağını, davacının eşinin müşterek hesaptaki dava konusu tutar üzerindeki tasarrufunun olağan olduğunu, bankacılık sözleşmesi uyarınca da tüm müşterek hesap sahiplerinin bu hesaptaki meblağın tümünü çekmeye haklarının bulunduğunu, tedbir kararı olmasaydı bu kez dava dışı eşin hesaptaki tüm parayı çekebileceğini, hesabın münferit tasarrufa yetkili bir müşterek hesap olarak tanımlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, müşterek hesap sözleşmesi içeriğinden hesabın teselsüllü, yani her bir müşterek hesap sahibinin tek başına hesaptaki parayı çekme yetkisinin olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla, davalı banka açısından paranın hesaba kimin tarafından yatırıldığının öneminin bulunmadığı, davacının, davalı bankaya karşı müşterek hesap sözleşmesine aykırılık nedenine dayalı olarak hatalı ödenen paranın kendisine değil ancak müşterek hesaba iadesini isteyebileceği, davacı vekili tarafından her ne kadar bozma ilamından sonra talep sonucu ıslah edilerek ihbar edilen tarafından çekilen paranın müşterek hesaba iadesi istenilmiş ise de, bu isteme davalı ve ihbar edilen tarafından muvafakat edilmediği gerekçesiyle davacının ve asli müdahilin davalarının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve asli müdahil vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
...- Asli müdahale talep eden ... ...vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; asli müdahale, devam eden bir davaya davanın tarafları dışında üçüncü bir kişinin dava konusu olan şey veya hak üzerinde kendisinin hak sahibi olduğu iddiasıyla görülmekte olan davanın taraflarına karşı, görülen dava içinde ayrı bir dava açması ile kazandığı hukuki statü olup, asli müdahillik kurumunun en karakteristik özelliği üçüncü bir kişinin görülmekte olan bir davanın taraflarına karşı davaya konu şey veya hakkın taraflara değil, kendisine ait olduğunu ileri sürerek, her iki tarafı da hasım göstermek suretiyle görülmekte olan davada açılan bağımsız bir dava olmasıdır.
Somut olayda, müdahale talep eden tarafından mahkemeye ibraz edilen 26.01.2010 havale tarihli dilekçede, müdahale taleplerinin kabulü istenmiş, ancak dava konusu mevduatın kendisine verilmesi yönünde bir talepte bulunulmamıştır. Müdahale talep edenin 30.09.2011 havale tarihli dilekçesinde de, alacak miktarının tamamının davacıya verilmesine muvaffakat edildiği belirtilmiştir. Bu durumda usulüne uygun bir asli müdahalenin bulunmadığı nazara alınmadan müdahale talep edenin asli müdahil olarak kabul edilmesi ve hakkında hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiş ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın HUMK 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hakkında hüküm kurulan müdahale talep eden ... ...vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın hüküm bölümünün 1 nolu bendinde yer alan "ve asli müdahilin" ibaresinin ve hükmün 4 nolu bendinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, kararın bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.