Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/8844
Karar No: 2016/1049
Karar Tarihi: 23.02.2016

İzinsiz kenevir ekme - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2015/8844 Esas 2016/1049 Karar Sayılı İlamı

20. Ceza Dairesi         2015/8844 E.  ,  2016/1049 K.
"İçtihat Metni"

Mahkeme : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : İzinsiz kenevir ekme
Hüküm : Mahkumiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 23.02.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y G E R E K Ç E S İ :
Ol a y :
Sanık ile ihbar edenin karı koca oldukları ve aralarında geçimsizlik bulunduğu, olay günü de sanığın, eşi olan ihbarcı ..."le kavga edip onu darp ederek evden ayrılıp gittiği, gürültü ve kavga nedeniyle komşuların ihbarı üzerine eve gelen kolluk görevlilerinin .... alıp karakola götürdükleri, başlangıçta .... karakolda kocasından şikayetçi olduğu, ayrıca evde saksıda bulunan keneviri kocasının yetiştirdiğini söyleyerek ihbarda bulunduğu, kolluk görevlilerinin eve gelmesi üzerine de pencere kenarında dış kısmında bulunan saksı içindeki bir adet 8-10 cm uzunluğunda 7-8 yapraklı kenevir bitkisini rızasıyla görevlilere verdiği, bilirkişi incelemesinde bitkinin kenevir bitkisi olduğunun saptandığı ve sanık hakkında "izinsiz kenevir ekmek" suçundan 2313 sayılı Kanun"un 23/son maddesi uyarınca kamu davası açıldığı, atılı suçtan sanığın mahkumiyetine karar verildiği şeklindedir.
Çoğunlukla aramızdaki uyuşmazlık; kenevir bitkisinin sanığa ait olup olmadığı ya da atılı suçun sanık tarafından işlendiği hususunun sübuta erip ermediği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; sanıkla ihbarcı tanığın karı koca oldukları ve aralarında geçimsizlik bulunduğu, olay günü de kavga ettikleri hususu gerek ihbarcı-tanık ....gerekse sanığın beyanları ve ihbar üzerine kollukça yapılan soruşturma evrakı içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca kenevir bitkisinin ihbarcı eş tarafından evde görevlilere teslim edildiği hususu sabittir.
İhbarcı... 18.06.2009 tarihli ifadesinde eşi sanık S... tarafından dövüldüğünü ve eşinin evi terk edip gittiğini bir süre sonra eve polislerin geldiğini, darp nedeniyle şikayetçi olduğunu ayrıca eşinin dikerek yetiştirdiği bir adet kenevir bitkisini gösterip rızasıyla kolluk görevlilerine teslim ettiğini, bu bitkiyi ekip yetiştirenin kocası olan sanık olduğunu, daha sonradan komşulardan bu bitkinin kenevir bitkisi olduğunu ögrendiğini eşi tarafından bitki konusunda çiçek diye kendisinin kandırıldığını beyan etmiştir.
Tanık olarak (İhbarcı ....) mahkeme huzurunda verdiği 09.12.2009 tarihli beyanında ise; keneviri çiçek tahumu olarak bulup saksıya dikerek yetiştirdiğini daha sonradan komşularından bunun hint keneviri olduğunu öğrendiğini olay günü eşiyle kavgalı olduğundan sanki eşine aitmiş gibi kenevirle ilgili eminiyete kocası sanık hakkında ihbarda bulunduğunu ve hakkında işlem yapılmasını sağladığını, söz konusu bitkiyi kocasının değil kendisinin çiçek zannederek dikip yetiştirdiğini, daha sonradan bu bitkinin kenevir olduğunu komşulardan öğrendiğini, olay günü de eşiyle kavga etmesinin verdiği kızgınlıkla eşini suçlar şekilde beyanda bulunduğunu belirtmiştir. Çelişki nedeniyle sorulduğunda kocasını suçlar şekildeki önceki ifadelerinin kızgınlıkla verilen ifadeler olduğunu, mahkeme huzurunda - kovuşturma sırasında verdiği ifadelerin ise doğru oldugunu belirtmiştir.
Sanık Serkan 18.06.2009 tarihli kolluk ifadesinde; eşiyle arasında geçimsizlik olduğunu, olay günü de eşi sözünü dinlemediğinden bahisle kavga ettiklerini, onu darp ederek evden ayrıldığını, eşinin darp nedeniyle kendisi hakkında şikayetçi olduğunu, ayrıca suç konusu 1 kök kenevir bitkisinin kendisine ait olduğundan bahisle hakkında ihbarda bulunduğunu bu hususun doğru olmadığını, evdeki çiçekleri eşinin yetirdiğini kesinlikle kendisinin çiçek yada kenevir yetiştirmediğini, hakkındaki suçlamayı karakolda öğrendiğini, keneviri de çiçekler arasında eşinin dikip yetiştirmiş olabileceğini, kendisinin çiçek ve bitkilerle hiç bir bilgisinin olmadığını, suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir.
Kovuşturma aşamasında (mahkeme huzurunda) verdiği 09.12.2009 tarihli savunmasında da benzer şekilde beyanda bulunup suçlamaları reddederek, suça konu bitkiyi eşi ...kenevir olduğunu bilmeden çiçek zannederek yetiştirdiğini öğrendiğini suçsuz olduğunu belirtmiştir.
Somut olayda atılı suç yönünden delil olarak; yukarıda açıklandığı üzere, bir ihbar edenin başlangıçta husumetten kaynaklanan ve daha sonradan döndüğü beyanları, bir de sanığın aşamalarda suçlamaları reddeden beyanları dışında başka da bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda sanığın aleyhine tek delil ihbarcı tanığın aşamalarda değişen beyanıdır.
Bu durumda; ihbarcının başlangıçta husumetten kaynaklı ve sonradan döndüğü bu beyanı sanığın mahkumiyetine esas alınabilecek yeterlilikte bir delil midir.?
Bunun için öncelikle tanıklık müessesesi üzerinde durmak gerekir.
Tanıklık CMK"nın 43 ilâ 61. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 52. maddesinde tanığın nasıl dinleneceği, 212. maddesinde ise ifadeler arasında çelişki bulunduğunda bu çelişkinin ne şekilde giderileceği düzenlenmiştir. 216. maddesinde delillerin tartışılması, 217. maddesinde ise, delillerin takdir yetkisi düzenlenmiş ve hakimin kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurda tartışılmış delillere dayanarak vereceği, yüklenen suçun hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceği öngörülmüştür.
Görüleceği üzere, Usul Yasasındaki bu düzenlemeler, hem yargılama makamı hem de yargılamanın diğer süjelerinin, kimi yasalarda öngörülen ayrıksı durumlar dışında, tanıklık yapan kişinin kimliği ve bir kısım özelliklerini kuşkuya yer bırakmayacak biçimde bilmelerini ve böylelikle tanıklığının güvenilirliğini denetleyebilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.
Yine, uyuşmazlık konusu maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkartılarak uyuşmazlığın çözüme kavuşmasını ve gerekiyorsa ceza yaptırımı ile karşılanmasını sağlamak için yapılan ceza yargılaması faaliyeti sırasında başvurulan araçlardan olan “kanıt”ların bir türü de “tanık”lıktır. Buna göre, yargılama makamı, gerek suçun kanıtlanmasında, gerekse suçu ve cezayı etkileyen hallerin var olup olmadığı hususunda tanık anlatımlarından kanıt olarak yararlanabilecektir.
Yargılama sırasında, kural olarak sözlü yöntemle dinlenecek olan tanığa gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği hakkında yargıcı aydınlatacak hallere yönelik ve özellikle sanık veya mağdurla olan ilişkilerine dair sorular yöneltilecek, gerektiğinde önceden verdikleri beyanla son anlatımı karşılaştırılacak, aykırılık varsa nedeni, denetlenir düzeyde sorgulanıp aydınlığa kavuşturulacaktır.
Bu nedenle, tanıklık yapan kişinin kimliği ve bir kısım özelliklerinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde bilinmesi ve böylelikle tanıklığının güvenilirliğinin denetlenebilmesi sanığın hukuki durumunun tayininde fevkalede önem arz etmektedir.
Ayrıca, ceza yargılamasının amacı, hiç bir kuşkuya yer bırakmadan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması, araştırılarak saptanması ilkesine dayanır. Ceza sorumluluğu esaslarına uygun bir hüküm kurulabilmesi ve her türlü kuşkudan uzak biçimde adaletin tam olarak gerçekleşmesi için, öne sürülen bütün kanıt ve belgelerin araştırılıp tartışılması zorunludur.
Suçlayıcı ilk tanıklığa dayalı olarak şekillenen mahkumiyete ilişkin kanaatlerin, ortaya çıkacak yeni kanıtlar ışığında sorgulanmasının sağlanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Somut olayda, ihbarcı - tanık sonraki aşamalarında (sanığın başlangıçtan beri istikrar kaydeden kenevirin kendisine ait olmadığı yönündeki savunmalarını doğrular şekilde) keneviri kendisinin ekip yetiştirdiğini, husumet nedeniyle de sanık hakkında ihbar ve şikayette bulundugunu belirtmiştir.
İhbarcı- tanık ... kovuşturma (sonraki) aşamasındaki savunmayı doğrulayan beyanları (ikrarı) ile, aradaki geçimsizlik ve husumetin varlığını dogruluyan soruşturma evrakı kapsamından, tanığın kavga sonrası ihbar sırasında verdiği başlangıçta (soruşturma aşamasındaki) sanığı suçlar şekildeki beyanlarını kuşkulu hale getirmekte ve güvenilirliğini zayıflatmakta, en azından sanığın kenevir ekme ve yetiştirme eyleminin kuşkuda kaldığı görülmektedir.
Yine; CMK"nın 223. maddesinin 5. fıkrasında yüklenen suçun sabit olması halinde mahkumiyet kararı verilebileceği, aynı maddenin 2-e fıkrasında ise yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması halinde beraat kararı verilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Somut olayda sanığın yüklenen suçu işlediği sabit olmayıp kuskuda kalmıştır.
Sonuç olarak:
Sanığın samimi ve inandırcı görülen savunmasının aksine cezalandırılmasını gerektirir nitelikte yeterli ve vicdani kanıtlar elde edilememiştir.
Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılmasıdır. Halbuki, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, sanığın üzerine yüklenen suçu işlediğine dair husumete dayalı sonradan değişen ihbarcı-tanığın beyanları ve varsayıma dayalı bazı yapılan tesbitlerin yarattığı kuşkudan öteye yeterli ve inandırıcı kanıtlar bulunmamaktadır. Kuşkudan sanık yararlanır biçiminde ifade edilen ve evrensel bir hukuk kuralı olan suçsuzluk (masumiyet) karinesi uyarınca, sanığın üzerine yüklenen suçun sübuta erdiği söylenemeyeceğinden, atılı suçtan sanığın beraatına karar verilmelidir. Bu nedenlerle sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün BOZULMASI gerekiği görüşünde olduğumuzdan sayın çogunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz. 23 .02 .2016.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi