3. Hukuk Dairesi 2020/5045 E. , 2021/2647 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; kronik böbrek yetmezliği hastalığı olan davacı ..."ın durumu tehlike arzedince annesi davacı ..."nin kendisine böbreğini bağışladığını, 21/03/2008 tarihinde davalı hastanede ameliyat edildiğini, 03/04/2008 tarihinde de taburcu olduğunu, taburcu olmadan önce davalı hemşire ... tarafından ilaç kullanım kartı düzenlendiğini ve kendisine bu kartta yazılı olmayan hiçbir ilacı kullanmaması gerektiğinin tembih edildiğini, davacı ..."ın bu karttaki yazılı ilaçları kullanmaya başladığını, ancak bir süre sonra rahatsızlandığını ve tekrar hastaneye başvurduğunu, burada kendisine ameliyat sonrası kortizon ilacı kullanmadığı için böbreğin atmadığının ve durumunun tehlikeye girdiğinin söylendiğini, yoğun tedaviler görmek zorunda kaldığını, fiziki görünümünün değiştiğini, uygulanan pas tedavisi nedeniyle vücuduna kansorejen maddeler zerkedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik davacı ... için 1.000 TL tedavi masrafının, 2.000 TL iş göremezlik tazminatının, diğer davacı anne için 100.000 TL, Osman için 200.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; ilaç kullanım kartının hemşire tarafından düzenlenemeyeceğini, kortizon ilacını kullanması gerektiğinin davacıya söylendiğini, reçetesinde de bu ilacın yazıldığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davacı ... yönünden maddi tazminat davasının reddine; davacı ... yönünden manevi tazminat davasının reddine; davacı ... yönünden davalı ..." e karşı açtığı manevi tazminat davasının reddine; davacı ... tarafından davalı Türk Böbrek Vakfı" na karşı açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 3.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine yönelik olarak verilen karar, davacılar ve davalı ... Vakfı"nın temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesince verilen 22/11/2017 tarihli ve 2015/23180 E. 2017/11457 K. sayılı ilamı ile "davacı ..." nin tüm, davalı Türk Böbrek
Vakfı ve davacı ..."ın sair temyiz itirazlarının reddine, davacının konusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla iş göremezlik tazminatına hak kazanıp kazanmadığı araştırılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği, yine davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin hükme ayrı ayrı yazılması gerektiği" gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, 375 TL tedavi gideri ve 233,33 TL geçici iş göremezlik tazminatı toplamından oluşan 608,33 TL’nin 03/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine; davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine; mahkemece manevi tazminat açısından verilen karar bozma sebebi yapılmadığından bu hususta ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık; davacılardan ...’ın davalı hemşirenin çalıştığı diğer davalı hastanede geçirdiği böbrek nakli ameliyatı sonucu hem nakledilen böbreğin hem de sağlık durumunun tehlikeye düştüğü iddiasına dayalı iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bedensel zarara uğrayan kimse, çalışma gücünü sürekli veya geçici olarak yitirmesinden ve ileride edineceği kazançtan yoksun kalmasından doğan zarar ile bütün giderlerini isteyebilir. Çalışamamaktan kaynaklanan zarar ise; geçici iş göremezlik nedeniyle olabileceği gibi, sürekli iş göremezlik biçiminde de olabilir. Geçici iş göremezlik zararı, zararı görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibarettir. Sürekli iş göremezlik zararı ise; beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır.
Somut olayda; mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği görülmektedir. Zira, davacı taraf dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında, davacılardan Osman yönünden sürekli iş göremezlik talebinde bulunmuş olup, mahkemece bu taleple ilgili herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan, sadece geçici iş göremezlik talebi ve tedavi gideri yönünden değerlendirme yapılarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine yargılama sürecinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi ve Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmış ise de, her iki raporda davacı ...’ın sürekli iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı noktasında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece; davacı ...’ın sürekli iş göremezlik talebinin incelenmesi, bu bağlamda Adli Tıp Kurumundan yeniden rapor alınması, alınacak rapor sonrasında sürekli iş göremezlik kaybının varlığının tespiti halinde dosyanın alanında uzman bilirkişiden rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.