19. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/17414 Karar No: 2016/6615 Karar Tarihi: 14.04.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/17414 Esas 2016/6615 Karar Sayılı İlamı
19. Hukuk Dairesi 2015/17414 E. , 2016/6615 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı ... Grup... Ltd. Şti. ile müvekkili arasında düzenlenen sözleşmeyi davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi hesabının 02.09.2013 tarihli ihtarname ile kat edildiğini ve alacağın tahsili için başlatılan Ankara 10. İcra Müdürlüğü"nün 2013/15150 sayılı dosyasına itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin kefaletinin adi kefalet olduğunu ve asıl borçluya müracaat yolları tüketilmeden aleyhlerine takip yapılamayacağını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefaletin türünün belirtilmediği bu nedenle davalının adi kefil olduğu ve asıl borçlu yönünden tüm tahsil yolları tüketilmeden davalıya müracaat edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı banka ile asıl borçlu ... Grup... Ltd. Şti. arasında düzenlenen ve davalının kefil olarak yer aldığı "" Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi"" başlıklı 10.09.2012 tarihli sözleşme ticari niteliktedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 7. maddesinin birinci fıkrası; "" İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haciz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar."" İkinci fıkrası ""Ticari borçlara kefalet halinde hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur"" hükmünü içermektedir. Bu durumda teselsül karinesi gereği davalının kefaletinin müteselsil kefalet olarak kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan BK.nın 583. maddesi hükümlerine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.