21. Hukuk Dairesi 2016/8562 E. , 2017/10809 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalı ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava 25/09/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının maddi zarar giderlerinin karşılanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, 137.275,15 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, iş kazası nedeniyle davalıların % 90, davacı işçinin % 10 oranında kusurlu oldukları, sürekli iş göremezlik oranının Sosyal Güvenlik Kurumu raporlarında %21 olarak tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu raporu ile davacıya ait maluliyet oranının % 39,2 olarak belirlendiği, bilirkişi hesap raporunda % 39,2 maluliyet oranı dikkate alınarak maddi zararın belirlendiği ve fakat SGK tarafından % 21 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden hesap edilen ilk peşin sermaye değerinin rücuya kabil kısmının tenzil edildiği ve maddi zarar talebinin bu şekilde belirlenerek hükme bağlandığı anlaşılmıştır.
İş kazasından kaynaklanan maddi tazminat davaları nitelikçe Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın tahsiline ilişkindir. Bu nedenle haksız zenginleşmenin ve mükerrer ödemenin önüne geçmek için ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmının hesaplanan tazminattan düşülmesi gerekir.
Davanın yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu"nun 55. maddesinin gerekçesinde; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” düzenlemesi mevcuttur.
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesinde; “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” düzenlemesi yer almıştır. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Somut olayda, davacının maluliyet oranın % 39,2 olarak kesinleşmesine karşın; kurumca %21 maluliyet oranı üzerinden bildirilen ilk peşin sermaye değerli gelirin rücuya tabi kısmının tazminat alacağından tenzil edilmesi suretiyle TBK’nun 55. maddesine aykırı olacak şekilde yapılan hesabın hükme esas alınması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu açıklamalar doğrultusunda Sosyal Güvenlik Kurumuna müzekkere yazılarak, davacının %39,2 maluliyeti halinde iş kazası sigorta kolundan bağlanması gereken gelirin ilk peşin sermaye değerinin sorulması, müzekkere cevabından sonra rücuya tabi kısmının önceden hesaplanan tazminat alacağından tenzil edilmesi ve bu esnada usulü müktesep hakkın gözetilmesi ile birlikte maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesi gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı ...’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi