3. Hukuk Dairesi 2016/16129 E. , 2018/6728 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 19.06.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; taraflardan kimsenin gelmediği anlaşılmakla işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların murisi ..."in ölümüne müteakiben terekesinde yer alan taşınmazlar ve 150 dolayında koyunun taraflar arasında taksim edilmeyerek birlikte kullanıldığını, edinilen gelirlerle taşınır ve taşınmaz mallar alınarak bazı ortaklar adına tescil edildiğini ve böylece ortaklığın devam ettirildiğini, tarafların çalışma, kar ve zararı paylaşma konusunda anlaşamadıklarından bu ortaklığın sürdürülme imkanının kalmadığını ileri sürerek taraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile davacının payının yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
1-) Dava konusu uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu madde 6 gereğince, "Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür."
Kural olarak, adi ortaklık ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında, adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispat yükü iddia eden düşer. Bu iddiayı ileri süren taraf, adi ortaklık ilişkisi bir sözleşme olduğundan, iddiasını HMK. md.200 gereğince senet (kesin delil) ile ispat etmelidir.
Dava konusu olayda, davalılar, davacı ile aralarındaki ortaklık ilişkisini reddettiğine göre; ispat yükü, bunu ileri süren davacı tarafa ait olacaktır.
Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmamakta ise de; davacı ile davalı ... anne- oğul, davacı ile diğer davalılar kardeştirler. HMK."nun 203/1 maddesi gereğince, olayda tanık da dinlenebilecektir. Davacı taraf, adi ortaklığın bulunduğunu iddia edip, bu iddiasının ispatı yönünden tanık deliline dayanmış, mahkemece de tanıklar dinlenmiştir.
Mahkemece, taraf tanıklarının beyanları değerlendirilerek ayrıca davacının şikayeti üzerine ... Cunhuriyet Başsavcılığınca yapılmış soruşturmaya ilişkin dosyadaki iş bu dosyanın taraflarının ifadeleri de değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuç dairesinde hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacının davasını yazılı delille ispatlayamadığından bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.