(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2014/22610 E. , 2015/3339 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... Köyü 1984 ve 7749 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve davacı vekilinin duruşma istemi pul yokluğundan dolayı reddedildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-2942 sayılı Kamulaştırma Yasası"nın 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi gereğince arsalarda kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre değer tespiti gerekir. Dosya içerisine getirtilen belgelerin ve özellikle satış akit tablosunun incelenmesinden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal alınarak incelenen ... Mahallesi 555 ada 97 parsel sayılı taşınmazın 16.01.2003 tarihinde 231,60m² bahçeli kargir mağaza ve ev niteliği ile tamamının 32.000TL bedel ile satıldığı, 2.000TL"si peşin kalan 30.000TL "si için 25.03.2003 tarihine kadar kanuni ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. Emsal taşınmazın nitelikleri dikkate alındığında ticari amaçlı bir satış olduğu ve satış bedelinin gerçek değerini yansıtmadığı izlenimini uyandırmaktadır. Bu sebeple bilirkişi kurulunun emsal seçimini isabetli yaptıklarından söz edilemez. Emsalin özel amaçlı olmayan, özel nitelikleri bulunmayan taşınmaz satışlarından seçilmesi gerekir.
Bu bağlamda mahkemece öncelikle tapu müdürlüğünden değerlendirme tarihinden önceki ve özel nitelik taşımayan uygun arsa satışlarına ilişkin kayıtların getirtilip, varsa tarafların gösterecekleri emsal kayıtlarda celp edildikten sonra bilirkişi kurulundan, bunların her birisinin ayrı ayrı incelenip irdelenerek emsal olma niteliği taşıdığı anlaşılanlar arasından dava konusu taşınmaza en yakın nitelik ve özellikleri taşıyan taşınmazın somut emsal seçilerek, bu emsalle dava konusu taşınmazın karşılaştırılmasının yapılıp, değerinin belirlendiği ek raporlar alınmalıdır.
Bu hususlar dikkate alınmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,
2-Taşınmaz üzerindeki ağaçların yaş ve cinsleri belirtilmek suretiyle 2011 yılı rayiç değerlerinin ..., ... ilçe müdürlüğünden getirtilerek taşınmaz üzerindeki mevcut ağaç sayısı da belirlenerek ağaç bedelinin tespiti gerekirken, kaim değer yöntemine göre değerlendirme yapan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması,
3-Kamulaştırılan taşınmazda bulunan bina ve ağaçların enkazının alınması mal sahibinden istenemez. Başka bir ifade ile taşınmaz maliki enkazı almaya zorlanamaz. Takdir komisyonu, enkazın mal sahibine ait olduğunu belirtmiş, mal sahibi de buna itiraz etmemiş ve dava konusu yapmamış ise enkaz değeri tespit edilerek bu bedelin kamulaştırma bedelinden düşülmesi gerekir. Böyle bir durum yoksa enkaz, belirlenen bedelden düşülemez. Mahkemece mal sahibinin enkazı alıp almadığı, isteyip istemediği belirlenip enkazın akıbetinin araştırılması, enkazın mal sahibi tarafından alındığının anlaşılması halinde bina ve ağaç enkaz bedelinin tespit edilen kamulaştırma bedelinden düşürülmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Dava konusu 1984 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan makinalar ve mevcut mermer malzemelerinin demontaj; nakliye ve yeniden montajına ilişkin bedellerin Makina Mühendisleri Odasından sorularak bilirkişi raporunda yer alan bedellerin denetlenmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.