17. Hukuk Dairesi 2018/1422 E. , 2019/12403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 3.kişi vekili, davalı ... idaresinin 6183 sayılı Yasa gereğince yaptığı takip sırasında, borçlu ..."ın, vergi borcundan dolayı haczedilen taşınmaz hissesini borçludan gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile satın aldığını dava konusu taşınmazın daha sonra mahkeme kararı ile paylı mülkiyete çevrildiği ve 06.10.2008 tarihinde de satılarak paraya çevrildiğini borçlunun hissesine düşen 8.986,99 TL"nin davalı alacaklı vergi idaresinden tahsilini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın süresinde ve görevli mahkemede açılmadığını ayrıca gayri menkul satış sözleşmesi üzerinden 5 yıl geçtiğinden 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlığın tapuya şerh edilen satış vaadi ile buna dayalı verilen hükmen tescil kararı arasında konan haciz şerhinin, sahibine alacağını tahsil imkanı verip- vermeyeceği noktasında toplandığı, satış vaadi kişisel hak doğuran bir sözleşme olup, tapuya işlenmesi ile vaat alacaklısına, hakkını 3. şahıslara karşı ileri sürme hakkı verdiği, ancak, 3. şahıslara karşı ileri sürülebilecek bu hak, “satın alan yeni malike karşı ileri sürülecek olan tescil hakkı” olduğu, vaat alacaklısının sözleşme ile vaat borçlusuna karşı kazandığı hak olduğu, bir an için “mülkiyeti talep edenin, daha dar anlamda satış bedelini de talep edebileceği” akla gelse de, satış vaadi ile mülkiyetin geçmediği, hükmen tescil kararının inşai nitelikte olması, sadece ileriye yönelik hüküm ifade etmesi, tapuya şerh edilmesi ile mülkiyetin değişmediği, vaat alacaklısının bu sözleşmenin tescil yönünden icrasını isteyip-istemeyeceğinin belli olmadığı, mülkiyetin alıcıya geçip-geçmeyeceğinin henüz belli olmadığı, somut olayda hisse hacizinin hukuki olduğu, İİK’ da da tahdidi olan haciz engelleri içinde yer almaması sebebiyle, 2007/23 Satış Memurluğu dosyasında yapılan ödemenin iadesi gerekmediği; davacının borcu ödenen ve böylece haksız zenginleşen ...’a rücu etmesi gerektiği kanaatine varıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davacı 3.kişi ve borçlu arasında yapılan gayrimenkul vadi sözleşmesi 30.04.2001 tarihinde tapuya şerh edilmiş,davalı alacaklının haczi ise 04.07.2005 tarihinde tapuya işlenmiştir.Taşınmaz üzerindeki elbirliği ile mülkiyet, mahkeme kararı ile 11.11.2004 tarihinde paylı mülkiyete çevrilmiş ve karar 17.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Borçlu hissesine düşün miktardan davalı idareye 8.986,99 TL ödenmiştir.
Davacının dayandığı gayrimenkul satış sözleşmesi, şahsi hak doğuran bir sözleşme olmakla birlikte, tapuya şerh verilmesi halinde kuvvetlendirlmiş şahsi hak niteliğini kazanmakta ve üçüncü kişilere de ileri sürülme hakkını sahibine vermektedir. Davacının gayrimenkul satış sözleşmesini tapuya şerh tarihi 30.04.2001 tarihi olup, davalı idarenin haciz tarihi ise bundan sonra 04.07.2005 tarihinde konulmuştur. Davalı idare haciz şerhi konulurken bu hakkın varlığından haberdardır. Dava konusu taşınmaz satılmamış olsa idi, davacı alacaklının hakkı önce doğduğundan bu hakka dayalı olarak açacağı istihkak davasını kazanacak ve haczin kaldırılmasını sağlayacaktı, ancak dava konusu taşınmaz paydaşlığın giderilmesi yolu ile paraya çevrilmiş olduğundan, böyle bir hakkını kullanma imkanı olmadığından, satış bedelini haksız olarak tahsil etmiş olan davalı idareden talep etme hakkına sahip olacaktır.Aksi düşünce, davacnın kuvvetlendirilmiş şahsi hakkını üçüncü kişilere de ileri sürmesine anlamsız hale getirecektir.
Bu durumda, mahkemece 8.986,99 TL"nin davalıdan tahsiline karar vermesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlanın kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.