20. Hukuk Dairesi 2015/16947 E. , 2017/4764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... mah. 109 ada 76 parsel sayılı 1911,78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden tarla niteliği ile Hüseyin oğlu 1925 doğumlu ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, tesbitin iptali için davalı .... doğumlu ..."a husumet tevcih ederek dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin iptaline, orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/02/2009 tarih ve 2008/16841 - 2009/1569 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddi ile 109 ada 76 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 27/05/2014 tarih ve 2014/3634 – 5753 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; ”Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; kadastro tesbitine itiraz davalarında davalı sıfatı, kadastro tutanağının mülkiyet hanesinde adı yazılı tesbit malikleri ile varsa tutanağın beyanlar hanesinde yararına şerh yazılan kişi ya da kişilere aittir. Yargılama sırasında yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 179/1. maddesi ile hüküm tarihinde
yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 119/1. maddesi uyarınca dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanunî temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim sırasında yapılan yanlışlık davanın, her zaman husumet nedeniyle reddi sonucunu doğurmamakta ve hatanın giderilmesi imkânı bulunmaktadır. Somut olayda, davanın, tesbit maliki olan Hüseyin oğlu 1925 doğumlu ..."a yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde İbrahim oğlu 1971 doğumlu ... hasım gösterilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin tesbit maliki olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, somut olayda, tesbit maliki olan ... yerine ..."ı hasım göstermek şeklindeki yanılgısı temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata hâlinde, davanın husumetten reddedilmeyip, doğru hasma dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Nitekim, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın, "Tarafta İradi Değişiklik" başlığını taşıyan 124. maddesi ile de temsilcide yanılgı hali madde kapsamına alınmıştır. Hal böyle olunca, davanın tesbit maliki ..."a yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi, tesbit malikinin davaya dahil edilerek dava dilekçesinin usûlüne uygun tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandığı takdirde davaya devamla tarafların bildirdikleri deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tesbit maliki olmayan davalı aleyhine açılmış bulunan davanın yürütülerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan usulden reddine, dahili davalılar ölü ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın esastan reddine, 109 ada 76 Parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağında belirtilen vasıf miktar ve sınırları itibariyle ölü tespit maliki Hüseyin oğlu ... mirasçıları dahili davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına, murisin mirası 8 pay kabul edilmek suretiyle 1/8"er miras payı ile tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 30/05/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.