21. Hukuk Dairesi 2016/9628 E. , 2017/10742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, sigortalının iş kazasında sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 110.882,10 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiz ile davalılardan müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelere göre SGK Başkanlığı tarafından 21.11.2007 tarihli olayın iş kazası kabul edildiği, SGK ve Sosyal Sigortalar Kurumu Yüksek Sağlık Kurulu raporlarında davacıya ait sürekli iş göremezlik oranının %10,3 olarak tespit edildiği, duruşmada sadece davalı vekili tarafından maluliyet raporuna itiraz edildiği, itiraz üzerine sürekli iş göremezlik oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi ve sonrasında Adli Tıp İkinci Üst Kurulu raporları ile %15,2 olarak belirlendiği, iş kazasında davacının %30 müterafik kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
1-Dava dilekçesinde emsal ücret, yemek ve servis yardımı iddialarının bulunulduğu; SGK evrakına göre asgari ücret üzerinden bildirimin yapıldığı; Mahkemece davalı asıl işveren ... Ltd. Şti. iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı sendikaya müzekkere yazıldığı, müzekkere cevabının davacı talebi ile sınırlı olarak dikkate alındığı ve asgari ücretin 2,86 katı ile ücretin belirlendiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre davalı alt işveren ... Mühendislik Ltd. Şti. bünyesinde borucu ekip başı olarak çalışan davacının sendikalı olmadığı, buna rağmen asıl işvere ait iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin de dikkate alınması ile birlikte emsal ücretin ve maddi zararın belirlendiği; davalı şirketlerin vekilleri tarafından emsal ücrete itiraz edildiği açıktır.
Mahkemece, TÜİK’ten, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işin yapıldığı yerdeki Meslek Odalarından sigortalının yaptığı işe karşılık alabileceği emsal ücretin sorulması neticesinde kazalı işçiye ait oluşa ve gerçeğe uygun ücretin tereddütsüz olarak belirlenmesi, sonrasında belirlenecek bu ücretin dikkate alınması suretiyle madddi zararın hesaplanması ve usuli kazanılmış hakların göz önünde bulundurulması ile birlikte karar verilmesi gerekir.
2-Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görerek usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Kazanılmış hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar, Anayasa"nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldıran, belirsizliğe yol açan bir ortama neden olur ki bu durumun kabulü mümkün değildir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hakın hukukça değer taşımayacağı gerçeği, bu istisnalardandır.
Somut olayda, SGK ve Yüksek Sağlık Kurulu raporlarında davacı maluliyetinin %10,3 olarak tespit edildiği, davalı vekilinin 13.12.2010 ve 02.05.2012 tarihli duruşmalarda itirazı üzerine Adli Tıp Kurumundan alınan maluliyet raporları ile sürekli iş göremezlik oranının %15,2 olarak belirlendiği, böylelikle %10,3 iş göremezlik oranının davalılar yararına usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilerek bilirkişi hesap raporunda sadece %10,3 sürekli iş göremezlik oranına göre maddi zararın hesaplanması gerekirken; Adli Tıp Kurum raporuna kadar %10,3 ve sonrasında %15,2 maluliyet oranına göre hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; gerçek ücretin tespiti için yukarıda anlatılan yöntemin izlenmesi ve emsal ücretin belirlenmesi, %10,3 sürekli iş göremezlik kapsamında maddi zararın hesaplanması ve usulü kazanılmış hakların gözetilmesi neticesinde karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ :Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.