(Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2015/1360 E. , 2015/3281 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, davalı ..."ün ... ve ... üzerindeki nüfus kaydının iptali ile davalılar ... ve ... kızı olarak nüfusa tescili istenilmiştir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının ağabeyi ..."un hiç çocuğu olmadığı halde kızkardeşi ... ile eşi ..."nin kızları ..."yı kendi çocukları gibi nüfusa tescil ettirdiğini iddia ederek, davalı ..."nın ... ve ... nüfusundaki kaydının iptali ile Muhterem ve ... kızı olarak nüfusa tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesinde ifadesini bulan soybağının düzeltilmesine ilişkin olduğundan yargılamanın aile mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi- babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından) Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulur ve tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu"nun 36/1. maddesine göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından)
Somut olayda; davalı ... 22.07.1992 doğumlu olarak 28.07.1992 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Davacının iddiasında çocuğun gerçek anne ve babası olduğu bildirilen Muhterem ve ... ise ..."nın doğumu sırasında resmi olarak evlidir. Davacının iddialarının doğruluğu kabul edildiğinde çocuk ... ile anne ve babası arasında soybağı Türk Medeni Kanunu 282. maddesi gereği kurulmuş olmaktadır.
Davacı, mevcut nüfus kaydında kardeşi ..."un kızı olarak görünen ..."nın ana ve baba yönünden kaydının düzeltilmesini istemiştir. Davacının iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; ..."nın kayden baba ve annesi görünen ... ve Meryem yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmayıp baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönden, davanın soybağı ile ilgisi bulunmamaktadır. Anne olduğu iddia edilen davalı ... yönünden ise, soybağının olamayacağı tartışmasızdır. Baba olduğu iddia edilen ... yönünden ise, ..."in ..."nın annesi olduğunun tespiti halinde adı geçenler yönünden soybağı hakim hükmüyle değil Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca evlilik birliğinde doğmuş olması nedeni ile kurulmuş olacaktır. Dava dilekçesindeki iddialarının kabulü halinde baba olduğu iddia edilen ... yönünden soybağı ilişkisi ..."in anne olduğunun tespiti halinde yasa gereği kendiliğinden gerçekleştiğinden bu halde de soybağı davasından sözedilemez.
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları, dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu açıktır.
Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Dava, gerçeğe aykırı olarak nüfus kütüğünde gerçek annesi ve babası yerine, dayısı ile eşinin nüfusuna onların çocuğu olarak hatalı şekilde tescil edilen ..."nın bu hatalı kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olup, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından; mahkemece, işin esasına girilerek toplanacak kanıtlara göre bir karar verilmesi yerine, uygun bulunmayan gerekçe ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.