2. Hukuk Dairesi 2017/4641 E. , 2017/12456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nafaka-Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile vekalet ücreti yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; birleştirme kararı, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan nafakalar ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece, erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, taraflar eşit kusurlu bulunarak boşanmaya karar verilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı-karşı davacı erkeğin; eşini rahatsızlanması üzerine baba evine bıraktığı, eşinin hastalığıyla ilgilenmediği, eşine bakmayacağını söylediği, ortak çocuğun doğumundan sonra eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadının ise herhangi bir kusurlu davranışı ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşında davalı-karşı davacı erkek tam kusurludur.
Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalı-davacının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK m. 166/2).
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davalı-karşı davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davacı-karşı davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2-Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir (HMK m.297/2). Dava dosyalarının birleştirilmesi veya karşılık dava açılması halinde her dava bağımsız niteliğini korur. Bunun sonucu olarak da her dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece kadının açmış olduğu bağımsız tedbir nafakası davası hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Hüküm bu yönüyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesine uygun olmayıp, hükmün açıklanan bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların vekalet ücretlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.11.2017