23. Hukuk Dairesi 2015/5013 E. , 2016/2306 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve katılma yoluyla davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu davalı kooperatiften ihracına karar verildiğini, müvekkiline gönderilen 1. ihtarda 25.240,00 TL, 2. ihtarda 26.733,14 TL toplam borcunun bulunduğunun bildirildiğini, gerçekte borcunun bu miktarlar kadar olmadığını ileri sürerek, ihraç kararının iptaline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 31.20.2010 itibariyle 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, gönderilen usulüne uygun ihtarlara rağmen davacının ödeme yapmamış olması nedeniyle ihraç edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ihraç kararının iptaline, menfi tespit istemi açısından HMK’nın 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına dair verilen karar, Dairemizin 2013/3703 E., 4131 K. sayılı kararı ile menfi tespit davası istemi yönünden bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ihraç kararının iptaline ilişkin karar bozma kapsamı dışında kaldığından bu konuda yeniden bir karar verilmediği, davacının kooperatifin talep ettiği 25.240,00 TL borç tutarının 15.240,00 TL"sının dava konusu edilmediği, bilirkişi raporuna göre, davalı kooperatifin davacıdan talep edebileceği miktarın 14.300,00 TL asıl alacak, 2.914,62 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 17.214,62 TL olduğu ve davacının davalıya 1.974,62 TL borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin temyiz dilekçesi, davalı vekiline 30.04.2015 günü tebliğ edilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından HUMK"nın 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra, 15.05.2015 günü harcı yatırılıp, temyiz defterine kaydı yapılarak, katılma yolu ile temyiz edilmiştir.
01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında, bu gibi hallerde Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3-Davada ihraç kararının iptali ile davacı kooperatif ortağının kendisinden talep edilen aidat ve fer"ileri yönünden menfi tespit isteminde bulunulmuştur. Mahkemece verilen ilk kararda ihraç kararının iptaline karar verilmiş, karar taraf vekillerinin temyiz itirazları üzerine sadece menfi tespit hakkında verilen karara yönelik olarak davacı lehine bozulmuştur. İhraç kararının iptali yönünden ileri sürülen temyiz itirazları onanmamakla beraber yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Bu husus kesin hüküm oluşumu değil, davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşumunu sağlar. Bu itibarla ihraç kararının iptaline yönelik istek hakkında bozma kararı ile kalkan ilk mahkeme kararından sonra bozmaya uyularak gerçekleştirilen yargılama sonunda yeniden hüküm tesisi gerekirken bu talep hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bunun yanında davacı ortaktan toplam 25.240,00 TL aidat ve fer"ilerinden oluşan miktarın ödenmesi kendisine gönderilen ihtarname ile istenmiş, davacı talep edilen tutarın 15.240,00 TL"sini kabul etmiş, aradaki fark tutarı 10.000,00 TL yönünden menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının toplam borcunun 17.214,62TL olduğu saptanmıştır. Bu durumda davacının kabul ettiği miktar dışında kalan mahkemenin kabul ettiğinin tam aksine 1.974,62TL borcunun olduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit talep edilen tutar ise 10.000,00 TL"dir. Bu durumda davacıdan kabul ettiği miktarın dışında istenen 10.000,00 TL"den borçlu olduğu 1.974,62 TL"nin mahsubu ile bakiye 8.025,38 TL tutar yönünden menfi tespit istemine karar verilmesi gerekirken, davacının borçlu olduğu tutarın borçlu değilmiş gibi yazılarak izah edilen şekilde karar verilmesi ve kabul tarzları nazara alınmadan yargılama giderleri hakkında hüküm tesisi de hatalı olmuştur.
İzah edilen sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.