11. Ceza Dairesi 2016/11700 E. , 2018/8319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, Dolandırıcılık,Dolandırıcılığa teşebbüs, Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, dolandırıcılığa teşebbüs ve özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere karşı sanık müdafinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1- Dosyada bulunan ıslak imzalı kararın gerekçe kısmının bulunmaması, UYAP üzerinde yapılan incelemede ise gerekçeli kararın elektronik imza ile imzalanmamış olması karşısında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34/1, 230, 232 ve 289. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay"ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçede iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, zincirleme suç hükümlerinin hangi nedenle uygulandığının, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden Anayasa ve 5271 sayılı Kanunun amir hükümlerine aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Sanığın kardeşi olan ... adına sahte nüfus cüzdanı talep belgesi ile Yenimahalle İlçe Nüfus Müdürlüğünden nüfus cüzdanı çıkarttırması eyleminin TCK’nin 204/1 ve 43/1 maddeleri uyarınca zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık hakkında aynı yasanın 204/2 maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini
b)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olduğu da gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olayda; sanığın kardeşi ... adına düzenlenmiş talep belgesi ile sahte nüfus cüzdanı alıp Garanti Bankasından kardeşi adına kredi sözleşmesi imzalaması eyleminin kül halinde zincirleme biçimde işlenmiş tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturmasına karşın, kredi sözleşmesi sebebiyle ayrıca özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
c) Sanığın kardeşi adına sahte kimlikle Avea abonelik sözleşmesi düzenletme eyleminin, 10.11.2008 gün ve 27050 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 2. fıkrasındaki "İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez" hükmü karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunup, lehe olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 56. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden “özel belgede sahtecilik” suçundan hüküm kurulması,
d) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.