23. Hukuk Dairesi 2014/9511 E. , 2016/2296 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı yüklenici ile davadışı arsa sahibi..... arasında düzenlenen 29.05.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 3. maddesi gereği sözleşmenin imzalandığı tarihten teslim tarihine kadar süreçteki yapıya ilişkin tüm vergilerden davalı yüklenicinin sorumlu olduğunu, anılı sözleşme tarihinden sonra 09.03.2006 tarihinde davadışı arsa sahibinden bağımsız bölüm satın alan müvekkilinin, halefiyet yolu ile sözleşmenin tarafı haline geldiğini, müvekkilinin taşınmazı 01.10.2010 tarihinde davadışı ....."e satımı esnasında 15.301,00 TL tutarındaki vergi borcunu ödemek zorunda kaldığını, davalı yüklenicinin 2007 yılından sonra herhangi bir vergi ödemesinin söz konusu olmadığını, sözleşme gereği müvekkilince ödenen vergi borçlarından davalının sorumlu olduğunu, bu itibarla müvekkilince ödenen vergi borçlarının tahsili amcıyla davalı hakkında başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 27.12.1995 tarihinde inşaat ruhsatını alarak inşaata başladığını, 15.08.1996 tarihinde yapı tatil zabtı düzenlenerek inşaatın mühürlendiğini, ..... 26.12.1996 tarih ve 2376 sayılı kararı ile 3194 sayılı Kanun"a muhalefetten ötürü inşaat hakkında yıkım kararı alındığını, yıkım kararına ise .... Mahkemesi"nin ..... sayılı inşaat ruhsatının iptaline yönelik kararının dayanak yapıldığını, kesinleşen mahkeme ilamı ile inşaatın devamına dolayısıyla sözleşmenin ifasına hukuken imkan kalmadığını, yıkım kararı bulunan ve halen mühürlü olan binaya ilişkin vergi ödemesinin söz konusu olamayacağını, kaldı ki davacı tarafın iddia ettiği vergi ödemelerinin de davacı tarafından değil davadışı arsa sahibi tarafından ödenmesi sebebiyle, davacının aktif taraf ehliyetinin bulunmayıp, işbu davayı açmakta da hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmolunmasını istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davalı yüklenici ile davadışı arsa sahibi arasında yapılan 29.05.1985 tarihli sözleşmeye göre 2007 yılına kadarki vergi borçlarının davalı yüklenici tarafından ödendiği, bu tarihten sonra vergi ödemesinin bulunmadığı ve davacı tarafça arsa maliki adına 2007 ve sonraki dönem borçlarının ödendiği, davalı ile davadışı arsa
...
sahibi arasındaki sözleşmenin henüz tasfiyesinin gerçekleşmediği, davacının sözleşmeye konu olan taşınmazdan pay satın alması sırasında davalı ile bir anlaşmanın bulunmadığı, dolayısıyla davalının arsa sahibine taahhüt ettiği vergi ödeme borcunun sadece ona karşı geçerli olacağı, bu taahhüdün davacı yönünden de geçerli olduğunu gösterir başka bir işlem ve kaydın da bulunmadığı, bu nedenle davacının ancak taşınmazı satın aldığı kişiye yani arsa sahibine karşı haklarını kullanabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.