Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/825
Karar No: 2021/2550
Karar Tarihi: 11.03.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/825 Esas 2021/2550 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/825 E.  ,  2021/2550 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki alacak ve menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmiş ise de, temyize konu edilen kararda hüküm altına alınan miktar duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; 21/12/2008 tarihinde .... Köyü 115 ada 18 parselin tamamı ve 115 ada 23 parselle ilgili hissedarların kullanım alanı ve satılması konusunda davalı ile anlaşma yaptıklarını, davalı ile yapılan tapulu taşınmaza ilişkin harici satış sözleşmesine göre davalıya 30.000 TL nakit ve 15.000 TL komisyon bedeli olarak ödeme yaptığını, ayrıca satış bedeli karşılığı 22 adet toplam 410.000 TL bedelli çek verdiğini, ancak davalı tarafından taşınmazın tapu devrinin yapılmadığını ileri sürerek; davalı ile yapılan sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle ödediği 30.000 TL nakit ve 15.000 TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 45.000 TL"nin davalıdan tahsilini, davalıya verilen 22 adet çekin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı; davacı ile iki adet sözleşme yaptıklarını, birinci sözleşme ile 3000 m2"lik taşınmazı davacıya 90.000 TL bedelle sattığını, kendisine bankadan gönderilen ödemelerin bu satışa ilişkin olup, davacının halen 20.000 TL borcu olduğunu, dava konusunun 410.000 TL karşılığı yapılan ikinci sözleşme olduğunu, ikinci satış sözleşmesinden hiçbir para almadığını, ancak 22 adet çek aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 27.752 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,... şubesinde ..."nın çek hesabından verilen 6811671B, 6811672B, 6811673B, 6811674B, 6811675B, 6811676B, 6811677B, 6811678B, 6811679B, 6811680B, 6811681B, 6811682B, 6811683B, 6811684B, 6811685B, 6811686B, 6811687B, 6811688B, 6811689B,
    6811691B, 6811692B ve 6811693B seri nolu çekler nedeni ile Davacı ..."nın davalı ..."a borçlu olmadığının tespitine, davacının davaya konu çeklerin iptaline ilişkin talebinin reddine dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 07/04/2014 tarihli ve 2013/26077 Esas 2014/10554 Karar sayılı ilamıyla; 21/01/2011 tarihli oturumda işlemden kaldırılan davanın davacı tarafından yenilendiği, ancak yenileme dilekçesi ile duruşma gününün bildirilmesi için davalıya yapılan tebliğ işleminin usule aykırı bulunduğu, davalının yokluğunda davaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasında iki adet satış sözleşmesi bulunduğu, davacının talebinin ikinci sözleşmeye yönelik olduğu, söz konusu sözleşme ile belirlenen bedelin 22 adet çek ile ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalıya gönderilen paraların ise birinci sözleşme kapsamında olduğu, çek iptalinin şartlarının bulunmadığı ve davacı asilin davaya konu çeklerin tamamını aldığına dair beyanı gerekçe gösterilerek, davacının menfi tespit talebinin konusuz kalması nedeni ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davaya konu çeklerin iptaline yönelik talebinin reddine, davacının ödediği paralara ve komisyona ilişkin talebinin reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 16/11/2017 tarihli ve 2016/7166 Esas 2017/16042 K.sayılı ilamla dosya içerisinde; 16/09/2008 tarla kaporası açıklamalı 1.000 TL (Ahmet Özkan"a gönderilmiş), 16/09/2008 tarihli tarla kaporası açıklamalı 5.000 TL, 16/10/2008 tarihli açıklamanın olmadığı 2.000 TL, 27.11.2008 tarihli açıklamanın ve kimin gönderdiğinin belli olmadığı 1.500 TL (...."a gönderilmiş), davacı adına bir başkasının banka yoluyla gönderdiği 02.12.2008 tarihli arsa kaporası açıklamalı 20.000 TL, 12/02/2009 tarihli tarla açıklamalı 600 TL, 13/02/2009 tarihli tarla açıklamalı 500 TL, 09/03/2009 tarihli tarla kaporası açıklamalı 4.650 TL, 24/03/2009 tarihli mahkeme harcı açıklamalı 10.000 TL, 30/03/2009 tarihli tarla kaporası açıklamalı 5.000 TL"yi içerir banka dekontlarının bulunduğu, ancak bu dekontların dava konusu edilen taşınmazların hangisine ait ödemeler olduğu hususunun araştırılmadığı, mahkemece; 115 ada 23 parselle ilgili ödemeleri ayırıp, 115 ada 18 parselle ilgili ödemeleri tespit edip, iadesine karar verilmesi gerekirken, davacının ödediği paralara ve komisyona ilişkin talebinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; taraflara 115 ada 18 parsel ile ilgili ödemeler hakkında beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, akabinde tarafların beyanları ve banka dekontları göz önünde bulundurularak; menfi tespit talebinin konusuz kalması nedeniyle hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davaya konu çeklerin iptaline yönelik taleplerin reddine, davacının ödediği paraya yönelik talebinin kısmen kabulü ile 27.750 TL ödenen para, 4.500 TL komisyon parasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Kural olarak, bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
    Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
    Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
    Mahkemece uyma kararı verilen bozma ilamıyla; dosya içerisinde bulunan banka dekontlarının dava konusu edilen taşınmazların hangisine ait ödemeler olduğu hususunun araştırılmadığı, bu nedenle 115 ada 23 ve 18 parsellerden yapılan ödemelerin tespit edilmesi ve davaya konu edilen 115 ada 18 parselle ilgili ödemelerin iadesine karar verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.
    Ne var ki, mahkemece; bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, taraflara 115 ada 18 parsel ile ilgili ödemelere ilişkin ayrıntılı beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, söz konusu ara karar üzerine taraflarca beyan dilekçeleri sunulmuş ve mahkemece tarafların beyan dilekçeleri ile banka dekontları göz önünde bulundurularak 27.750 TL ödenen para, 4.500 TL komisyon parasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de; kararın gerekçesinde hangi ödemenin hangi parsele ait olduğu belirtilmeden, eş söyleyişle ödemelerin hangi parsele ait olduğu tereddüte yer vermeyecek açıklanmadan, taraflarının beyanlarından hangisine üstünlük tanındığı ve bunun gerekçesi açıklanmadan karar verilmiştir. Bu şekilde; bozma ilamının gereği yerine getirilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Buna göre, mahkemece yapılacak iş; dosya içerisinde bulunan banka dekontlarının taşınmazların hangisine ait ödemeler olduğu belirlenerek, 115 ada 23 parselle ilgili ödemeleri ayırıp, 115 ada 18 parselle ilgili ödemelerin iadesine karar vermek olmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi